23 Aralık 2009 Çarşamba

Kıssadan Hisseler- Anlayana...................





Avrupa'nın ünlü sanat merkezilerinden birinde, çocuğun biri, vitrinde çok hos bir tablo görür.
Tablonun bedeli oldukça yüksektir. Çocuk bu tabloyu bir sonraki sene abisinin doğum gününe almayı ister ve bir iş bulup kıt kanaat geçinerek biriktirdiği tüm para ile mağazaya gider.

Sanslıdır, tablo hala satılmamıstır. İçeri girer, tabloyu bir süre yakından izledikten sonra resmi yapan sanatçıyı bulur ve;"Abimin doğum günü için bu resmi satın almak istiyorum, tüm param da bu kadar" der.

Ressam bir süre düsündükten sonra resmi paketler ve çocuğa satar. Çocuk paketini alır ve tesekkür ederek çıkar.Mağazada adamın arkadasları da vardır ve şaşkın şaşkın sorarlar: "Sen ne yaptın, o resmin değeri milyonlar ederdi. Neden bu kadar düsük bir rakama sattın?"

Ressam cevap verir: "Evet, ben bu resme milyonlarını verecek bir sürü insan bulabilirdim, ancak tüm servetini bu resme verecek kaç kisi bulabilirdim?..."

Sözün Özü: Günümüzde insanlar her seyin fiyatını biliyor, fakat hiçbir şeyin değerini bilmiyorlar.

Oscar WILDE
.......................................................................

Yaşamın anlamını kavramak için dünyayı dolaşmaya çıkan bir genç, gezdiği ülkelerden birinde ünlü bir bilgeyi ziyarete gitmişti. Gezgin genç, bilgenin yaşadığı evde, tüm duvarların kitaplarla kaplı olduğunu gördü.

Fakat evi dikkatle gözden geçirdikten sonra , yerde bir kilim, duvar dibinde yatak olarak kullanılan bir sedir, ortada ise bir masa ve sandalyeden başka evde hiçbir eşyanın olmadığını gördü ve merakla sordu: "Neden hiç eşyanız yok?" dedi. "Koltuklarınız, kanepeleriniz, büfeleriniz.. .. Onlar nerede?"

Bilge, bu soruya karşılık olarak kendi bir soru sordu gezgin gence; "Senin de yalnızca, sırtında taşıdığın küçük bir çantan var, yavrum" dedi. "Peki, senin eşyaların nerede?" Gezgin genç, kendini savunurcasına yanıtladı bu soruyu: "Ama görüyorsunuz.. .. Ben yolcuyum." Ünlü bilge, hak verircesine güldü: "Ben de öyle, yavrum" dedi. "Ben de öyle....."
.....................................................................

HZ.Ali'nin ağabeyi Cafer b. Ebu Talib'in oğlu Abdullah, sıcak bir günde, bir kabilenin hurmalığına inmişti.
Abdullah burada dinlenirken, hurmalıkta çalışan köleye, yemek vakti üç parça ekmek geldiğini gördü. Adam ekmeklerden birini ağzına götürmek üzereydi ki, birden önünde açlığı her halinden belli bir köpek belirdi.

Köle elindeki ekmeği köpeğin önüne attı. Köpek ekmeği derhal yedi. Köle ekmeğin ikinci parçasını da attı. Köpek bunu da bir kerede sildi süpürdü. Köle bunun üzerine üçüncü parçayı da köpeğe verdi. Kalkıp, yeniden işine dönmek üzereydi ki, olup biteni uzaktan seyreden Abdullah,yaklaşıp sordu: "Ey köle, bugünkü yiyeceğin ne kadardı?" Köle sıkılarak cevap verdi:

– "Işte bu üç parça ekmek."
– "O halde neden kendine hiç ayırmadın?"
– "Baktım ki, hayvan çok aç. O halde bırakmak istemedim."
– "Peki sen ne yiyeceksin şimdi?"
– "Oruç tutacağım."

Bunun üzerine, Abdullah b. Cafer, köleden sahibini, evinin nerede olduğunu sordu. Sonra da gidip adamdan bu hurmalığı içindeki köleyle birlikte satın aldı. Sonra döndü, köleye bu tarlayı ve onu sahibinden satın aldığını söyledi ve ekledi:

"Seni azad ediyorum. Bu hurmalığı da sana hediye ediyorum." Cömertliğiyle meşhur Abdullah b.. Cafer, kendisinden daha cömert birini tanıyıp tanımadığı sorulduğunda, bu olayı anlatır ve: "Ama o köpeğe topu topu üç parça ekmek vermiş; sense ona koskoca bir hurmalığı ve hürriyetini vermişsin" dediklerinde, şu karşılığı verirdi: "Ama o elindeki herşeyi verdi; ben ise elimdekinin bir kısmını...

3 yorum:

  1. öyküler göz yaşartıcı ....
    ben eve döndüm

    YanıtlaSil
  2. değerlerimizden,lüksümüzden hiç fedakarlık yapmıyoruz.Çok güzel öyküler,herşeyimiz sahip olana kadar,paylaşmayı unuttuk,o ne ki?...

    YanıtlaSil
  3. Öykülerin hepsi çok değerli. Pylaşım için sağol canım.

    YanıtlaSil

İçinizden geleni yazın :)