14 Nisan 2011 Perşembe

Tarihten Bir Yaprak....

Mail kutuma düşen bir yazı....

Muallim Ahmet Rıfkı
Yıl 1915...
Çanakkale’de kızılca kıyametin koptuğu günler...
Aylardan Mayıs...
Vefa Lisesi Fransızca Muallimi Ahmet Rıfkı her günkü gibi mektepten içeri girer.
Selâm verir Ahmet Rıfkı ama çocuklar selâma bile karşılık vermezler!..
Ahmet Rıfkı iyice şaşırmıştır.
Arka sıralarda oturanlardan biri ayağa kalkarak; “Hocam, mahallemizde eli ayağı tutan ağabeylerimiz Çanakkale’ye gönüllü gittiler, ama siz hâlâ buradasınız! Biz de gitmek istiyoruz, fakat yaşımız tutmuyor, söyler misiniz bize, vatanımız elden giderse sizin verdiğiniz eğitim ne işe yarar?”
Yaşlı gözlerle sınıftan çıkar ve mektebin idaresine dilekçesini verir.
Arkadaşlarıyla, talebeleriyle vedalaşır, evine gelir.
Ahmet Rıfkı’nın hayattaki tek varlığı yaşlı annesi Ayşe Hanımdır ve Şehzadebaşı semtindeki evlerinde beraber oturmaktadırlar.
Durumu annesine anlatır, ondan hakkını helâl etmesini ister.
Ardından mahallenin bakkalı, gün görmüş bir zat olan Selâhattin Adil Efendiye uğrar ve şöyle der:
“Selâhaddin Amca, Allahın izniyle vatanın bağrına saplanmış olan düşman hançerini çıkartmaya gidiyorum. Senden isteğim, anamı iaşesiz bırakma! Kısmetse dönüşte borcumu öderim!”
Çeşitli cephelerde savaşa katılır.
19 Aralık 1915 günü şehit olur...
Annesi haberi alır, çok üzülmesine rağmen imanı bütün bir hanım olduğundan hâdiseyi tevekkülle karşılar.
Aklına, veresiye yiyecek aldığı bakkal gelir.
“Yedi aydır senden veresiye alırız, borcumuzu verelim de oğlum borçlu yatmasın!” der.
Selâhaddin Efendi şöyle cevap verir:
“Ayşe Hanım, sen okuma yazma bilmezsin, okuma bilen bir yakınını getir de hesabı o çıkarsın!”
Bunun üzerine Ayşe Hanım, komşusunun kızı Gülşah’la birlikte dükkâna gider.
Selâhaddin Adil Efendi, “Ahmet Rıfkı” bölümünü açarak veresiye defterini Gülşah’ın önüne koyar!
Gülşah, onlara veresiye defterindeki kırmızı harflerle yazılmış satırları gösterir.
Şöyle yazıyordur defterde:
“Bu hesap Ahmet Rıfkı’nın kanıyla ödenmiştir, vesselam!”

Kaldı mı böyle insanlar ?

7 yorum:

  1. ne güzel seyler paylasiyorsun bizimle, cok sagol.

    sevgilerimle eli

    YanıtlaSil
  2. yüreğine sağlık:((((

    YanıtlaSil
  3. Şuan hüngür hüngür ağlıyorum, zaten Çanakkale büyük babamı bağrında yatırıyor fazla duygusalım bu yüzden, bizleri bugün özgürce yaşamamızı sağlayan bütün şehitlerimizin ruhu şad olsun...

    YanıtlaSil
  4. Tüylerim diken diken oldu. Hüzün, hüzün...

    YanıtlaSil
  5. Ah..çekmekten başka ne geliyor elimizden.Ülkemin şu anki durumlarına baktıkça bin kere ah çekiyorum,şehitlerimden utanıyorum.

    YanıtlaSil
  6. ben bu yazıyı okuyup ağlıyorsam.torunum deren okuduğunda gözleri doluyorsa türk milleti daha ölmedi ve öldüremiyecekler.çok duygulandım,banucuğum bu hikayeyi biliyordum ve her okuduğumda ağlarım.çokkkk öptüm canım

    YanıtlaSil
  7. Sevgili Banu, bu yazıyı izninle bende bloğumda yayınlamak istiyorum buna şimdilerde çok ama çok ihtiyacımız var.. bugün haysiyetini, şerefini hatta çocuklarının geleceğini bir torba kömüre satanlar, Zamanında kuru ekmekle ve arada bir ancak verilebilen üzüm hoşafıyla bu vatanı kurtaran yüce insanımızı örnek alsınlar. sevgiyle kal.

    YanıtlaSil

İçinizden geleni yazın :)