31 Ekim 2011 Pazartesi

Kır Çiçekleri....

Bu benim yeni işlediğim örtünün adı :)

Detaylar Banuca'nın Dükkanında :) Demiştim ama vitrine koyar koymaz diğer üç örtüyle birlikte satıldııııı :))

30 Ekim 2011 Pazar

Birkaç Fikir :)

Cici Kuşlar :)
Kumaş ile kabartma yapılmış, içi ahşap veya strafor olabilir...

Sizin tava sapınızın kılıfı var mı :))

Renkli lambalar :)

Veruska yeni notluklar yapmış, çok ciciii :)

Ben mi.... Boş durmuyorum, elimdeki işleri bitiremedim daha, bugün yarın biter, paylaşırım :)

29 Ekim 2011 Cumartesi

Konumuz: KARBONAT

Enteresan bir şey bu karbonat..

*
Evinizdeki halıları süpürseniz de silseniz de zamanla kokmaya
başlar. Halı yıkamacılara verdiğiniz halı bilin ki, en kötü kimyasal
deterjanla, yerlerde araba yıkanır gibi yıkanmaktadır. Oysa kokuyu
çıkarmak için şunu yapabilirsiniz. Bir iki avuç karbonatı halının her
tarafına serpin ve 1-2 saat bekledikten sonra elektrik süpürgesi ile
iyice süpürün. Halınızdaki o kötü kokudan eser kalmayacaktır.
* Buzdolabınızdaki kokuyla baş edemiyorsunuz. Bütün yiyecekleri dışarı
çıkar, sil, süpür, kurula vs. uğraşmak istemiyorsanız bir kâse
karbonatı buzdolabının bir köşesine koyun. 4-5 günde bir karıştırın.
Kötü kokuların gittiğini göreceksiniz. Ayrıca dolapta sakladığınız
meyve sebzeler üzerinde koruyucu bir etkisi olacaktır karbonatın.
* Halı, koltuk, elbise üzerine yağ mı damladı? Panik yapıp, deterjana
saldırmayın! Çünkü deterjan leke olan bölgenin rengini açıp renk
dokusunu bozacaktır. Bunun yerine yağ lekesinin üzerine karbonat dökün
ve üzerini hafifçe ıslayın. 1-2 saat bekledikten sonra silin. Yağ
lekesinden eser kalmayacaktır. Zira suyla birleşen karbonat yağları
söküp atan doğal bir sabun haline gelir.
* Mutfak tezgâhınızın mermerlerini ve fayanslarını limonlu karbonat
ile ovun ve durulayın. En güzel temizleyicidir. Kimyasal deterjan
kalıntısı kalmadığı için üzerine meyve- sebzelerinizi, ekmeğinizi
rahatlıkla koyabilirsiniz.
* Kirli lavabolarınız için krem deterjanlar yerine limon ve karbonat
kullanın. Lavaboya karbonat döküp limonla ovun. Hem kirlerin
kaybolduğunu hem de parladığını göreceksiniz.
* Ayrıca tıkanan lavabolarınızı açmak için bir su bardağı karbonatı
lavaboya dökün. Üzerine 1 bardak sirke ilave edip 2 litre kaynar suyu
lavaboya boşaltın. Tıkanan lavabo açılacaktır.
* Dibi tutan tava ve tencerelerinize akşamdan karbonat döküp, sıcak su
ilave edin. Sabah temizlerken zorlanmayacaksınız.
* Paslanabilecek eşyalarınızı karbonatla ovarsanız paslanmasını
engellemiş olursunuz.
* Porselen gibi kararan eşyalarınız varsa limonlu karbonat ile ovun.
Rengi açılacaktır.
* Aynı şekilde gümüş eşyalarınızı suyla macun haline getirdiğiniz
karbonat ile ovarsanız, rengi açılıp parlayacaktır.
* Elbise dolabınızda rutubet ve küf kokusu varsa ve naftalin kokusunu
da sevmiyorsanız dolabınızı bir köşesinde ağzı açık şekilde kavanozda
karbonat bulundurun.
* Banyo duşa kabin camlarını karbonat ile silip durulayın. Duş alırken
daha rahat nefes alacaksınız.
* Banyo terlikleriniz ister tahta ister plastik olsun üzerine karbonat
dökün ve öyle duş alın. Hem terlikleriniz hem de ayaklarınız rahat
edecek. Bu yolla tahta takunyalarınızın ömrü uzayacağı gibi kimyasal
temizleyiciler, cildinizden uzak tutmuş olacaksınız.
* Çamaşır makinesinde kullandığınız deterjan miktarını yarı yarıya
azaltıp gerisini karbonat ile tamamlayın. Çamaşırlarınız daha temiz ve
kimyasal artıklardan uzak kalmış olacaktır.
* Ağız sağlığı ve diş bakımı için de karbonat çok önemlidir. Akşamları
yatmadan önce 1'e 1 oranında tuz ile karıştıracağınız karbonat ile
dişlerinizi fırçalayın. Diş çürüklerinde yerleşip yaşayan ve vücudu
kansere hazırlayan bağışıklık yok edici virüslerin iki düşmanından
birisi karbonattır. Sabaha kadar ağzınızda ve dişlerinizdeki bakteri
ve virüsler karbonat ve tuzun etkin temizleyiciliği ile tamamen
temizlenmiş şekilde uyuyacaksınız. Ayrıca ağız ve diş kokuları da
önlenmiş olacaktır.
Sonuç olarak; sirke, limon ve karbonat evinizde sadece mideniz için
değil her türlü temizlikte ve pratikte kullanabileceğiniz doğal
ürünlerdir. Mümkün olduğunca bu ürünleri kullanmaya özen göstermeniz;
hem çocuklarınızın ve sizin sağlığınız için hem de yaşanabilir, nefes
alan bir ev açısından önemlidir.

28 Ekim 2011 Cuma

KUTLU OLSUN......



CUMHURİYET VE MUSTAFA KEMAL
1933 29 Ekim’de“Türk Milleti!” diyerek başlamıştı sözüne.
“Bu kutlu günümüzde bir ferdiyim milletin.
Ulaştıysak bugüne, milli birlik içinde,
Az zamanda, çok büyük işler yaptıysak...
Kutlu olsun. Hakkındır hakkın ile aldığın,
En büyük pay senindir bu büyük işde.
Bunun temelinde yatar kahramanlığın,
Bunun temelinde derin kültürün izi
Ve Cumhuriyetin vardır!” dedi sevinç içinde

Çelik bakışlı gözler dikilmiş çok önceden,
1923’e ta 1905’lerden.
Vatana kast edenin dikilerek önüne,
Çıkartıp karanlığı mil çekilmiş gözlerden.
Yırtarak mavisini en uzak ufukların,
Yıkamış kan gülleri toprağın zerresini,
Yazdırmış destanları Çanakkale’den beri.
Önünde toz dumanlar,sarsarak tüm dünyayı.
Uluslar uyandırıp, esaretler yıkarak,
Samsun’da tohum ekip, besleyerek Sivas’ta,
Ankara’da derlemiş kızıl gonca gülleri...

Kılıca kın olarak sarılmış yüreğiyle,
Ruhun gücü üstündür her silahtan savını,
Ispatlamış dünyaya,Sakarya’dan Afyon’a, 
Zafer sümbüllerini derleyerek İzmir’de!
Yırtarak hüzünleri ulusun yüreğinden,
İnleyen gönüllere umutları serdiyse,
Ve sonunda kavgalar, barışla örtüldüyse...

Dinle!..
Toplar ve zaferler seslenir bu toprağın bağrından
Ve selam olsun altında yatan tüm şehitlere!..

Bugün çiçekler açıyorsa bahçemizde,
Düşünebiliyorsak özgürlüğü,
Sarabiliyorsa yavrularını analar,
Ve ezanlar susmuyorsa camilerinden...
Yüzyılların cesur yüreği millet ve
Cumhuriyet gülleri, yurdumda sere serpe!

Ve sen!
Ey yıldırımların çocuğu!
Titre ve uyan!
Karakterin hürriyet, özgürlüğün, soyundan.
Şimdi bu üç beş engel kesecek mi yolunu?
Seni doğurmuş çağlar en derin bağırından,
Atıl tarihlerine Mustafa Kemal gibi!
Unutma teslim aldın mirasını Ata’ndan.
O’nun emanetidir, Cumhuriyeti koru!
Yaşat sonsuza değin, aydınlansın bu vatan!...

22.Ekim.2005, Öznur KARAYUMAK
---------------------------
29.Ekim.2005 Tarihinde, İstanbul Fatih Belediye'sinin Attila İlhan'ın anısına düzenlemiş olduğu, Cumhuriyet konulu şiir yarışmasında 1. lik ödülü almış olan şiirdir.

27 Ekim 2011 Perşembe

Duvar Bişisi....

Alışveriş merkezinde ucuzluklar arasında bir bambu servis bulmuştum 2 liraya...
Aldım onu elime,
peçetelerim içinde en sevdiklerimden birini yapıştırdım,
böyle bişi çıktı :)
Hani fikir olsun sizlere dedim de :)

26 Ekim 2011 Çarşamba

Üretmeden Olmuyor ...

İçim sıkkın, belki yazdıkça açılırım...
Bugünlük kısa kessem :)
Bunlar giyinmeyi bekleyen kutulardan ikisi...
Giyindiler, süslendiler, peçetelerimi-dekopaj resimlerimi koyunlarına aldılar...

20 Ekim 2011 Perşembe

18 Ekim 2011 Salı

Ben de Kabarttım, Hatta Abarttım :))

Geçenlerde yaptığım çılgın malzeme alışverişlerinin birinde minik galvaniz kova ve güğüm almıştım, henüz ne yapacağıma karar vermeden onları sprey boya ile beyaza boyadım...
Sonra aralarına güğüme benzeyen bir nesne daha kattım...Bu takımın ortasındakini...
Bu arada boşalttığım salça konservesi de aralarına katıldı ve kafamda canlandırdığım fikre uygun olarak, su bazlı boyalar ile altlar yeşile, üstler maviye boyandı..
Şimdi sıra özellikle Gülsümcüğümün merak ettiği Adana Şişlerde :)
Kırılıp kesilip sıcak silikonla yapıştırıldı....Bahçe çiti mi olacak ne :)  Verniklemesini gene şeffaf oje ile yaptım :))
Konserve kutusuna hazır aldığım sticker ı bir kartona yapıştırdım ve kutuya monte ettim...
Böyle bir cici oldu :))
Diğerlerinin işi uzun, KABARTILACAKLAR :)) Acemi bir şekilde birer ölçü beyaz tutkal, un ve bir fiske tuz karıştırdım, bir zamanlar bu hamurla biblocuklar da yapmıştım, ama çooook zaman geçmiş, hamuru tutturana kadar elime, yüzüme, her bi yanıma bulaştırdım, işte buydu demek istediğim Facebook taki duvarımda :)

Sonra dekopaj resimleri blogundan daha önce indirmiş olduğum inekli resimleri yazıcımdan iki boy olarak çıkarttım, kenarlarından kestim, ince açtığım hamura elimde dekopaj tutkalım olmadığından peçete tutkalı ile yapıştırdım, o da tamam...

Amaaaa, benim ince açtığımı sandığım hamur pek te ince değilmiş, hatta fazla yumuşak ta olmuş gibi, neyse resimlerin üzerinden bastıra bastıra biraz daha incelttim, biraz kendini çekince makasla etraflarından kestim, aslında kretuar ile kesilecek ama hamur yumuşak ya, takılıp gidiyor :))

Aman neyse ne işte, gelelim sonuca, işteeeee.... Bu bir tarafı..
Makina da güzel çekmiyor ki :(     Bu da diğer tarafları...
Ben bir de bunları tarayıcıdan geçireyim dedim, daha net ve detaylı olsun :)

Oh beee.... Sonunda ben de kabarttım ya, hattaaaa Abarttım ya, rahatladım :))

Ayy unuttum, sprey verniğim kalmadığından daha verniklemedim, zaten hamurları da tam kurumadı :(

17 Ekim 2011 Pazartesi

Minik malzemelere çözüm :)

Çoğumuzun boncukları, düğmeleri, minik süsleri var ve hem elimizin altında, hem gözümüzün önünde olsun, hem de çok yer tutmasın istiyoruz değil mi .... Özellikle takı işi ile uğraşanlar için bir çözüm...
Böyle bir pano, büyüklüğü size kalmış...
Hem göz önünde, hem el altında...
Bunu yapan Amy, kutuları raptiyelerle tutturmuş, yani kullanacağı zaman panoyu indirip yatırıyor...
Bense, kutuların altına ve karşılığına cırt yapıştırmayı düşündüm, böylece panoyu indirme, hangi kutular lazımsa çek çek al, sonra yerine yapıştır...
Şimdi iş bu kutulardan bulmakta, boncuklarım, süslerim için harika çözüm, raflar kutular boşalır, ay pek heveslendiiim :))

Bu arada, bir iş yapıyorum, elime, yüzüme, her bi tarafıma bulaştırdım, sonucunu görmek için beklemem gerekiyor, inşallah bozulmaaaz :(

16 Ekim 2011 Pazar

Meşe Palamutlarından...

Meşe Palamutlarından Baykuşlar :)

Kuş Yuvaları:)


















Keçe ile birlikte...

Kolye ucu....

Duvar-Kapı süsü...


Minik bir kuş yuvası...

Ve ben bahçeden biiir sürü topladığım halde henüz bir tane birşey yapmadım, çok ayıp banaaa :))

15 Ekim 2011 Cumartesi

Pek Beğenmedim :(

Genelde zaten kendi yaptığımı beğenmem, bunu da pek beğenmedim :(
ama olsun, yine de astım yatak odama, çünkü bunda Zeynep var, Permaren var, Tülinim var, baktıkça beni gülümsetiyorlar :)

13 Ekim 2011 Perşembe

Taşı Taşı Taşı :(

Kışa doğru içeriye, yaza doğru dışarıya taşınma işleri oldukça yorucu oluyor :(
Önce bostana gidip kestane topladım :)
Sonra yukarıdan yerelmalarını çıkarttım...
Sonra ön verandada kalan masa ve sandalyeler ocakbaşına toplandı...

Artık soğuklar başladı, atölyeden verandaya taşıdığım boya malzemelerini bu kez de hobi odama taşıdım, taşıdım da, onu al oraya koy, onu al buraya koy, minicik oda, ben malzeme manyağı, tıklım tıkış olduk gene :)) İnşallah birgün  sıra gelecek ve bütün duvarları dolaplar-raflar, çevrede tezgah dolu olacak :)
Belim koptuuuuu, yazımı sonra yayınlamak üzere hazırlayıp bıcı bıcıya gidiyorum, :)
Ve... Ben bunlarla uğraşırken Bıdık paşanın keyfi :))

12 Ekim 2011 Çarşamba

Yeni Bir İş ve İki Sürpriz ...

Dün gece yeni bie şile bezi bezi işlemeye başladım, hep Türk işi motifler iişliyordum ya, değişiklik olsun diye biraz da çiçek işleyeyim dedim :)

11 Ekim 2011 Salı

Kitabım Üşümesin :)

Kitabım üşümesin diye.....
kılıf diktim :))

Aslında, özellikle hastane gibi yerlerde beklerken kitap okurum, ancak meraklılar o kadar çok ki, illaki kitabın adını sanını görecekler ... Ben de böyle bir kamuflaj uydurdum işte :)

Kapitone kumaş parçaları bulursam birkaç tane yapmayı istiyorum, kapitone yakışıyor böyle işlere...
Haaa, kendin yapsana kapitone demeyin sakın, ben tembelim, hiiiç uğraşamam, hazırı varken hele :))

10 Ekim 2011 Pazartesi

Minyatürse Minyatür :)

Minyatür çalışmalarını gördükçe bayıldım, bittim, kıskandım, çatladım..... Ama, benim sabrım asla yetmez uğraşmaya, zaten parmaklarım hiiiiç müsait değil :)
Geçenlerde üyesi olduğum Evim.net teki ucuzluk kampanyalarında bunu gördüm,
 26 TL. hem de taksitle, dayanabilir miyim, hayır, hemen aldım, kampanya bitiminden üç gün sonra hemen geldi :)
Dün gece tv karşısında hem dizi seyrettim, hem de tık tık bunları birleştirdim, ay çok zevkliymiş, bitirene kadar kalkamadım yerimden :)
Böyle plakalar halinde,
 parmakla ittirip ittirip çıkarıyorsunuz, şemaya göre tık tık takıyorsunuz, istenirse yapıştırılabiliyor...
Dolap kapakları açılabiliyor, çok şekerleeer :) Evcilik oynamaya başladık bile annemle karşılıklı, odalara göre ayırdık parçaları, ebeveyn yatak odası, genç odası, bebek odası, salon, mutfak, banyo, bahçe mobilyalarımız var :)
Ama ben bunları boyamayı, dekor aksesuarları, yastıklar, halılar, yorganlar, örtüler, perdeler....... neler neler yapmayı-eklemeyi istiyorum, sonra bir bebek evi yapıp yerleştirmeyi... İstiyorum da, bakalım ne zaman sıra gelir, şimdilik bir kutuda bekleyecekler...
Bitirince evcilik oynamaya bekliyorum hepinizi :)

9 Ekim 2011 Pazar

Yine Yeni Yeniden :)

Anne sultan küçük eve yarım dantel perdeler örmüştü ya, ipliği kapı için örmeye yetmemişti...
Bir yerlerden gelmiş, bir yerden sökülmüş  dantel parçası bulduk, ölçüsü tam uygun, artmış iplikleri, aynı renkte olan motif örneklerini söküp Anne Sultan perdeyi tamamlayıp elime tutuşturdu herzaman ki gibi :)
Baktım o dantelin püskülleri tarumar olmuş, akşam onları yeniledim...
Bu sabah ütüleyip yerine astım...
Sonraaaa....
Bir varmış, bir yokmuş...Bodrumda durup duran iki sepet varmış... Banu birgün onları almış masasının üzerine...
Önce tozlarını alıp beeembeyaz boyamış...Sonra bir güzel çiçeklendirmiş onları...
Büyük olan bir süre hobi odasında süslenmeyi beklemiş, küçük olan Fidoşla Serpil geldiğinde ekmeklik olarak masada yerini almış...
Ama bugün Banu onları ele almış, büyüğünü bir güzel süslemiş, bir kenarına Semyıl'ın hediyesi keçe çiçeği iliştirmiş, küçüğüne de şimdilik bitirdiği sabun keseciklerini koymuş...
Anne Sultan ile Bıdık mı ne yapıyor... İşte :))
Anne Sultan o dizlerinde önce abimle beni, sonra torunlarını uyuttu, şimdi ise ....... :)))))