4. Kemo Günü de Böyle Geçti :)

Yolumun büyük kısmını rica ettiğim belediye, az bir kısmını da komşu Engin temizledi, arabamı çıkartabildim hastaneye giderken.

Herzamanki gibi 8 de hastanedeydim, kaydımı yaptırıp damar yolu açtırdım ve kan verdim, sonra test sonuçlarının çıkmasını beklerken lobiye geçip makinadan bir kahve alıp danışmadaki yakışıklıdan rica ettim oturduğum yere kadar getirdi :)) , aç karnına geldiğim için yanımda getirdiğim yumurtalı sandviçime yumuldum, biraz da kitap okudum. Belki erken çıkar diye bölümüme geçtim, doktorumun asistanı Ece beni görünce doktoruma test sonucunun çıkıp çıkmadığını sordu, çıkmııış :) Her kemo öncesi doktorum mutlaka geçen üç hafta üzerine sohbet ediyor, kan testlerim iyiymiş, Süleyman Bey, çok şeker, insana moral veren, rahatlatan genç biri. 19 şubatta PET çekimi yani tarama yapılacağını, devamını ona göre getireceğimizi söyledi. O güne kadar dualarınızı esirgemeyin, temizlenmiş, en azından küçülmüş olsun diye olur mu :)
Çıktım kemo katınaaa... Yerleştim yerime.

Her çekilen resimde daha bir şişko mu çıkıyorum ne :))
Meleklerimden Arzu bugün maskeli Lady :)) Aile boyu grip olmuşlar :(

Emine nöbetteymiş, yerine Melike meleğim koşturdu ama resmini çekmemişiiiim :( 
Manzaram da güzel... Dağ taş bina dolmuş buralarda da...

Neyse ki bugünkü yatak komşum biraz sohbetten sonra uyku moduna geçti ben de rahat rahat kitabımı okudum :))

Onun ki benden daha çabuk bitti.
Dönüşte alışveriş yaptım, saçlarımı kestirdim, sipariş ettiğim kitaplarım gelmiş, onları da alıp eve kavuştuum :)
Bugün malum bulantılar başladı, onun için pek dolanmıyorum midem yerinde dursun diye, dinleniyorum.
Birakç gün izin verin bana olur mu :)

Bugün Dinleniyorum... Pardon, "Dinleniyoruz" :))

Dün temizlik, çamaşır, bıcı bıcı derken yoruldum tabii...
Bugün dinlenmeyi hakettim değil mi :)
Ama birisi de pek yorulmuş herhalde dün, o da dinleniyor...
Dinleniyor da... nerede...

Bacaklarımı uzatmış, bir yandan tv ye bakıp bir yandan elişi yapıyordum, bacaklarıma pencereden güneş vurmuş, Bıdık bey kedi gibi sıcağa bayılır, hele güneşi hiiiç kaçırmaz... Dolayısıyla, burnunu güneşe uzatıp yerleşti işte böyleee :))

Hepinize güzel bir hafta sonu diliyoruuum :)

Hamaratlık Günüm Bugün :))

Hava güneşli...
Malum, önümüzdeki hafta benden pek hayır gelmez, onun için sıkı bir temizlik yapmalı dedim, işe koyulduuum...
Önce süpürdüm, toz aldım...

Sonra biiir güzel silip azıcık dinlenmeye geçtim :))

Bu arada blog yazımı hazırlıyorum tabii, ihmal etmemek gerek :)

Sonra yemek hazırlayacağım, kolay tarafından tabii, hazır mantı... Bizim aşağıda Kesmar market var, oradan alıyorum, gerçek kıymalı, dondurulmuş, çok lezzetli, markasını unutuum, dökme satılıyor, kiloyla alıyorum...

 Böyle böyle yaza 70 kiloyla çıkacağım zaten :))

Ha ha haaa... Tombul teyze olmak ta güzel olur :))
İşler bitince sıradan bıcı bıcı zamanı gelir, en son ben girerim... Oooh bi rahatlarım :)

Gerçi böyle bir keyfi tercih ederim ama şartlar ve ortam müsait değil maalesef :(

Neyse... Böylece ev ve biz tertemiz olduktan sonra en sevdiğim diziyi seyretmek üzere koltuklarımıza kuruluruz artık :)

Ne yazık ki son bölüm... Fazla uzamayınca tadında kalıyor diziler, ama onlardan ayrılmayı hiç istemiyorum :(
İnşallah böyle güzel, anlamlı, hayat dersi dolu başka bir dizi başlar, diğer diziler şiddet, entrika dolu ya, hiç sevmiyorum :(

Diziyi seyrederken çamaşırlar yıkanacak o arada...

İşte bugünün özetiii...
Ben mantı pişirmeye gidiyorum Bu kadar dinlenmek yeteeer :))

Kar Kar... Seni Seviyorum Ama...

Seni seviyorum ama, şu yollarımı kapatmasan diyoruuum :(

Tamam evden bahçe kapısına kadar önceki açtığımız yolu ortaya çıkartmışsın, rahatça gidiyorum,

 

Dönüşüm de rahat, tamam...

İyi de... Bahçe kapısından yola kadar açtığımız yolu gene doldurmuşsun, ama açmamışsın be kaaar :(

Bak, pazartesi sabahtan gene kemo için hastaneye gideceğim, hadi yolu açmadın, bari o gün ben dönene kadar yağma olur muuuuu :)

Atkılı Bere... Ya da... Bereli Atkı... :))

Hala evden dışarı çıkamadım inanır mısınız ... Kar 20cm ile 1mt. arasında, altı buz üstü sulu yumuşak :(
Ama evde herşeyimiz var çok şükür, sıkılmıyoruz da, yani sıkıntı yok :))

Atkılı bere diyordum değil mi... Uydurduğum birşey bu, eminim bu teknikle yapanlar olmuştur, basit bir fikir çünkü... Paylaşım yapabilmek için tamamladım aceleyle, yayın yapamazsam sanki ev ödevimi yapmadan okula gitmiş gibi oluyorum çünkü :))

Sıkı durun... Gösteriyorum...
Mankene özellikle dikkaaat :))))

Ama nasıl mankenimiiiz :))))
Elimizdeki buydu naapalım, idare edin artık :))))

Anladınız değil mi nasıl olduğunu...
Uzun bir parça örüp ikiye katlıyoruz, enseden baş yüksekliği kadarını dikiyoruz,

süslemesi zevkinize kalmış, tepesine ponpon filan da olur... Hatta geniş atkılarınızı böyle dikerek kullanabilirsiniz, kumaştan olanları bile olabilir değil mi  :)

Nasıl da Hevesliyim Bekleyen İşlerime :))

Hobi odama baktıkça o kadar çok proje uçuşuyor ki kafamda, bilgisayarıma kaydettiklerime bakmama bile gerek yok, etraftaki malzemelerimi görmek bile heveslendirmeye yetiyor :)

 Mesela geçenlerde aldığım şu minik ponponcuklarla neleeeeer yapılır neler :)

Hayat ile birlikte Değirmendere'de yemek yediğimiz lokantanın çiçekliğinden yürüttüğümüz taşları boyamaaaak :)

Zaten boyalarımın durduğu raflara baktıkça herşeyi boyayasım geliyor, biir sürü peçetelerimle dekopajlar yapasım geliyooor :))

Annemle birlikte ördüğümüz biir sürü bebek kıyafetleri naylon çanta içinde kalıplanmayı ve düğmelerle filan süslenmeyi bekliyor :)

Hele bunlaaar.... Değirmendere'den aldığım kasnaklar ve etaminleri... Etamin işlemeyi de özlemiş miyim ne :))

Hele hele... En büyük projem.... Bir türlü el atamadığım projem... Taaa Ekim 2011 de alıp, bir hevesle hemen montajlarını yaptığım minyatür eşyalarım haaalaaaaa boyanıp, kaplanıp, aksesuarlanıp ev haline gelmeyi bekliyor...

Daha .... Tamamlanmayı bekleyen bebek battaniyesi, şallar, atkılı bere... Kırkyama yastık ve yatak örtüm...
Örülmeyi bekleyen biiir sürü yün, dantel ipliği... Dikilmeyi bekleyen biiir sürü kumaş...

Amaaa.... Hepsi beklesiiin... Şikayetçi değilim...
Daha da hevesli olduğum bir iş var elimizde :)
Büyük oğluşum ve gelinciğimin düğün hazırlıklarına bir nebze katkı...

Daha bir iki ayımızı alır, bunlar bitsin sonrası kolay, bir hız girişirim başka cicileri yapmaya :)

İnsanı En Güzel Kendisi Şımartır Bence :))

Niye mi... :))
Şimdi bakın... Kimin aklına gelir benim şu cicilerle çoook ama çok şımaracağım :)))
Eh... İş başa düştü dedim veee kendimi biir güzel şımarttım :))
Ama şımarılmayacak gibi de değiller değil miii :))

Tavuklar-horozlar pek bi favorim oldular... Tuz kutusu ve kaşıklığım :)

Birkaç yıl önce Serpilciğimin elinden çıkan tutaçla nasıl da uyum sağladılar değil mi :)
Ya bunlar nasıl :)

Çok sevdim çoook :)
Bu yumurtalıkları da 4-5 sene önce almıştım, yani kendimi gene şımartmıştım :))

Haksız mıyım... En çok şımartabilecek olan gene benim işteee :))
Bu arada bir pratik fikir... Kaşıklık var ya, onun kaşık koyacağım yerine streç naylon sarıyorum, kirlenince atıyorum, böylece kurdelesi filan bozulmadan temiz kalabiliyor :)

Ahşabın Beyazı...

Ne zamandır kararsızdım...
Bizim ev doğal ahşap dokusunda ya...
Beyaza boyansa diye düşünüp düşünüp vazgeçiyordum.
Ama sonunda çocuklarların da işbirliği ile karar verdik... Beyaza boyanacak...
Ne zaman mı ?
Bakalım... Öncelikli tamir-tadilat işleri var, önce onları halledelim, sonra...

Amaaaa... Önceden hayal kurmak bedava değil mi :))))

Google amcaaa... Göster bakayım bana şöyle beyaaaz beyaz ahşap evlerin içini dışını, ben de paylaşayım sayfamda :)
İlk resimler Digs digs dekor sayfalarından "Romantic White House Of Natural Wood" başlıklı...

Mmmm... Bunun tek katlısına benzer mi acaba benimki de boyanınca :)

Yerleri düşünmüyordum boyamayı, acaba boyasak mıı ? Nasıl da aydınlık görünüyoooor :)
Yok ama, yerler doğal kalsın, heryer heryer beyaz... cık yani...

Mutfak dolapları da benimkilere benziyor, şu sağdaki büfemin neredeyse aynı :) Onları beyaz değil de başka bir renk düşündüm, sürpriz olsun o :))
Annem şiddetle itiraz ediyor aslında ama çocuklara kıyamaz kiii :))

Şimdilik bu kadar hayal yeter :))
Yetişmesi gereken işimiz var ya elimizde, hadi işbaşı :))

Kar Güzel... Günler Güzel...

Doğada her mevsim ayrı bir güzel, güzelliğinin tadını çıkartmak gerek. Tadını çıkartmak için de hazırlıklı olmak gerek. Hazırlıklı olmak derken, özellikle kış için yiyecek, ısınacak, küçük tamir-yedek parça malzemeleri hazırlığı gibi. Eğer doğada yaşamaya karar vermişseniz arada çıkan zorluklara da katlanacaksınız demektir, eh ne yapalım, her sefanın cefası da var yani :))

Bu kış yağan kar yükseklik açısından değil ama sanki yoğunluk-ağırlık bakımından daha bir fazlaydı. Ufak tefek zararlarımız oldu, ama sağlığımıza zarar veren birşey yok çok şükür.

Ön verandada gül ve mor salkımı tutan tahtalardan kırılanlar var, kapı üstündekini zaten değiştirmek istiyordum :)) Resimde ileride bir kırmızılık var gördünüz mü, o benim araba :)) Kar hala araba boyunda :)
Hava açtı, dağlar mor renkli gibi görünüyor, görebildiğim kadarıyla tabii :))

Sıkıştıkça sıkışan bu kar kütleleri bakalım ne zaman eriyebilecek, ama bu sene suyumuzun bol olacağı kesin :))
Günümün en güzel saatleri öğlen yemeği sonrası kitap-battaniye saatleri,

bu sıcaklığın içindeyken pencereden gördüğüm beyazlık biraz ürpertse de yerini hemen huzura bırakıyor :)

Önümüzdeki iki ay daha değişik bir üretim yapamayacağım, çünkü büyük oğluşumun düğün hazırlıklarına katkıda bulunmaya çalışıyorum... sürprizzz.... Eh sonra küçük oğluşumun ki hemen sıraya girmezse acısını çıkartırım :))
Bugün de böyle geçtiii :)

Kutucuklarım :)

Çalışma masamın önünde asılı duran raf gözüme pek bir karışık geliyordu doğrusu :(

 

Yeni yıl süslerimi toparladıktan sonra daha da gözüme batmaya başladı :((

En güzel toparlayıcılar, süslenmiş kutulaaar :))
En sevdiğim şey de, kutu süslemek :))
İşte minik süslü kutucuklarııım :))

Şimdi derli toplu görünmüyor mu :))

Kar bitti derken şu anda lapa lapa yağıyor gene...
Rabbim dışarıda çalışanlara, ısınacak, sığınacak yeri olmayanlara yardım etsin, korusun :(