Yapamamanın verdiği sıkıntı var yaaa....
Elişlerim yapabildikçe ele alındıkları için yarım yarım bekleşiyorlar...
Balkonda minik panolarımın dördüncüsü bitti, beşincisi başlanacak, az ilerisinde eskiden minder kılıfı olan nine kareleri birleştiriliyor yavaaaş yavaaaş, salonda henüz sadece şişe ilmekleri atılmış battaniye,hobi odasında masa üzerinde boyanıp süslenecek promosyon saat.....
Alışmamışım ki elimin boş durmasına, zorlanınca da bütün el eklemlerim ağrıyor, parmak uçlarım acımaya başlıyor :(
Geçecek biliyorum, sabrediyorum, daha doğrusu sabretmeye çalışıyorum :)
O nedenle çoğu zaman... okuyorum....
"Böğürtlen Kışı" biteli birkaç gün oldu aslında...
80 yıl öncesiyle bugün böylesine mi güzel bağlanır birbirine, mucizevi tesadüfler bu kadar mı doğal anlatılır.
Kitabın tanıtımı şöyle...
Vera Ray 1933 yılının o karlı mayıs akşamında üç yaşındaki oğlu Daniel’ı
son kez öptüğünü bilmiyordur. Her ne kadar oğlunu yalnız bırakma
düşüncesinden nefret etse de hayatlarını devam ettirmek için çalışmak
zorundadır. Tek avuntusu, gün ağardığında küçücük oğluna sarılacak
olmasıdır. Ancak Vera geri döndüğünde karşılaştığı manzara, Daniel’ın
boş yatağıdır. Bir de karlar içine gömülmüş olan oyuncak ayısı…
Seksen sene sonra Seattle yine mayıs ayında karlar altındadır.
Köklü bir gazetede muhabir olan Claire Aldridge, bu doğaüstü olayı haber
yapacaktır. Araştırmalarına devam eden Claire, küçük çocuğun bu zamana
kadar sonuçlanmamış kaçırılma davasıyla karşılaşır. Evlat kaybetmenin ne
demek olduğunu çok iyi bilen Claire, bu olayı çözmeye karar verir.
Ancak çözdüğü her düğümün, onu Vera’yla olan bağlantısına
yaklaştırdığından habersizdir…
Sarah Jio gene muhteşem :)
Şimdi elimde kalıııın bir kitap; "Nar Ağacı" var :)
Banu abla böğürtlen kışı 'nı ben de çok beğenmiştim. Çocuk kaybolduğunda ağlamıştım. Yazarın en güzel kitabı bence... Diğerlerinden aynı tadı alamadım. Nar ağacı da çok güzel. Keyifli zamanlar seni bekliyor. Ben de Livaneli nin Kardeşimin Hikâyesini dün gece bitirdim. Zengin içerikli bir romandı. Çok etkilendim. Zaman içinde tekrar okumayı düşünüyorum.
YanıtlaSilBoş ver işler beklesin Banu abla... Al çayını kahveni. Uzan ohhh. Kitabını oku. Bak keyfine... Eğer dinlemediysen radyo tiyatroları var you tube sitesinde. Özellikle şenkonun kanatları, sonbahar fırtınası, bir suçlu gibi ezik, bisiklet... Aklıma gelince daha yazarım. Çok öpüyorum
Ahh: keman, otel mavi, bir cuma hikâyesi, eski zaman iplikleri, çöp....
SilBanu Abla, yarım işler elbet tamamlanacak, demişsin ya sabır gerekli biraz, Allah yardımcın olsun, tez vakitte kavuş işlerine...
YanıtlaSilNergiz Akman'a ayrıca teşekkürler, ne güzel öneri bu :) Bayılırdım radyo tiyatlorına, açtım bile :)) sonbohar fırtınasını dinliyorum :) Sağolun...
Kolay gelsin Banucum, iyi okumalar sana.
YanıtlaSilBanu'cum canım benim seni seviyorum
YanıtlaSilBanu hanım inanın yazdığınız kısa özetten ben bile etkilendim hemen alıp okuyacağım...sevgiler...rnkync.blogspot.com.tr
YanıtlaSilNar ağacı kalındır, bir okadar da ağır ilerler ama çok güzeldir. Bitince çok üzülmüştüm.
YanıtlaSil