14 Mayıs 2016 Cumartesi

2 Kitap....

Ann Leary'nin "Yalnız Bir Evin Kahkahası" nı okudum, daha doğrusu okumaya çalıştım...
Sıkıcı geldi bana, olay yok, merak edebileceğim birşey yok, sadece anlatım var...Ara ara atladım bile :(

Tanıtım yazısı güzel gelmişti oysa :(

"Çocukluğundan beri küçük bir kasabada yaşayan Hildy Good, kasaba sakinleriyle ilgili her şeyi bilmesiyle ünlüdür, ayrıca yetenekleri sadece bununla da sınırlı değildir: O başarılı bir emlakçı, bir anne ve büyükannedir! Üstelik her günü ayrı bir heyecan fırtınasıyla geçer. Ancak, kızları çok içtiğini söyleyerek onu rehabilitasyona yolladığından beri geceleri kendini biraz yalnız hisseder. Neyse ki artık içkiyi bırakmıştır… Yani neredeyse.

Kendisini yalnız ve boş yere cezalandırılmış gibi hisseden Hildy, kasabaya yeni taşınan zengin Rebecca McAllister’la arkadaş olur ve onun sayesinde yeniden hayatın bir parçası olduğunu hissetmeye başlar. Bu ikili, biraz dedikodu yaparak, biraz da içerek kaygılarını unutmaya çalışır. Tabii bu, aralarındaki sırlardan sadece bir tanesidir, diğeri ise tüm kasabayı ve bazı insanların hayatlarını altüst edecek kadar büyüktür."





































































































Ama kitabın başındaki söz çok hoşuma gitti...
“ Her ev, sahibinin hikayesini anlatır.”
Bence çok doğru, ya sizce ?

Ve... Dün akşam 8,5 ta başlayıp 4 saatte bitirdiğim kitap...
Juliette Sobanet'ten "Siyah Kar"...
Bırakamadım elimden, kime ne olduğunu, kimin kim olduğunu o kadar merak ettim ki :)
Hatta isimleri karıştırıp arada bir başlara bile döndüm :)) Bir de böyle bir sorunum var, isimleri unutuyorum, kitaplarda da, gerçek hayatta da  :))

Tanıtım yazısı aslında o kadar da çekici gelmemişti...

"“Son bir kez daha gördüm karlar arasındaki yüzünü. Bu kez konuşmadı. Menekşe gözleri her şeyi açıklıyordu. Çok geç kaldın diyordu sanki. Çok geç kaldın.” İkizlerin birbirini hissettikleri söylenir. Tıpkı gazeteci Jillian Chambord’un, korkunç bir rüyadan karlı sabaha uyandığında ikizi Isla’nın başının dertte olduğunu hissettiği gibi. Yollarını ayırdıktan altı sene sonra Samuel Kelly’nin dedektif olarak Jillian’ın karşısına çıkması iyiye işaret değildir. İkizi Isla, iki genç kızla birlikte İsviçre’den Paris’e giden gece yarısı ekspresinden kaçırılmıştır.

Jillian, acı bir geçmişi paylaştığı ikizini bulmaya çalışırken, Yılbaşı Arifesi’nde tarihin yeniden yaşandığını keşfeder. Çünkü 1937 yılında Isla gibi başka bir genç kız iki kişiyle birlikte aynı trenden kaçırılmıştır. Jillian ve Samuel, olayı çözmek için gece yarısında Doğu Ekspresi treninde yolculuk ettiklerinde kendilerini çok farklı bir durumda bulurlar. Onlar artık 1937 yılındadır… Jillian bu zorlu yolculukta ikizini kurtarmaya çalışırken, Samuel’e olan hislerini dizginleyebilecek midir? Dahası artık onlar için bir gelecek var mıdır?"

 


4 yorum:

  1. Öyle oluyor, reklamlar yanıltıyor insanı özellikle de film, kitap ve müzikte..Belki o özette kafamızdaki kitabı yazıyoruz, filmi çekiyoruz da, bizimkine çok da benzemeyince o hayal kırıklığı soğutuyor bizi..Belki de..

    YanıtlaSil
  2. Siyah kar kitabını merak ettim ben de....Keyifli okumaların olsun

    YanıtlaSil
  3. Bazen hiç aklımıza gelmeyeni beğenirken , bazen de umutlar beslediklerimiz hayal kırıklığı yaratabiliyor ...
    Keyifli okumalar ve huzurlu geceler

    YanıtlaSil
  4. Demekki tanıtım yazılarına kanmamalıyız:)))

    YanıtlaSil

İçinizden geleni yazın :)