Yazamadım...
Şu anda da kollarım ve kalçam isyanda sızım sızım.
Havalar çok etkiliyor, elbet düzene girecek.
Neyse, Salı sürprizlerimle başlayayım. En sevdiğim şeylerden biri de Sürpriz...
Antalyadan bir izleyenim, uzun süredir izliyormuş ama yeni yazışabildik, konuşabildik :)
Benim Gül üçlüsü tabloma talip olunca ortaya çıktı Leman hanım.
Kendisi emekli dikiş öğretmeniymiş. Bizim gibi hobi malzemesi delisi :))
O da malzemeleri dağıtmaya çalışıyormuş ve bana bir sürü şey göndermiş :)
İşlenebilecek kumaşlar ve alışveriş çantası...
Çerçeveler...
Şablonlar...
Çok güzel renklerde orlon iplikler...
Artık kullanılmayan köşesi işli peçeteler, kesip kesip kullanırsın demiş mektubunda...
Sevdiğim figürlerden Horoz... Kırkyama iki kırlent :)
Dahası da var "sen bunlardan birşeyler yaparsın" cinsinden, ama artık geçti benden, Havva el oydu bir kısmına :)
Bunların paketiyle bir paket daha geldi sürpriz iki :))
Kuzenim Gaye'den... Çok cici şeyler var bu kitapta, hepsini tek tek işleyesim geldi :)
Bugün gene halsiz ve ağrılıyım dediğim gibi...
Gene köşemde, panomla başbaşayım, herşeyi unutturuyor bana...
Birara bir Roro, bir askeri kruvazör, körfezde çalışan nostaljik gemi üçü birarada geçti, farklara bakar mısınız...
İşte böyle...
Daha fazla dayanamayacağım, şimdilik affola :)
18 Nisan 2018 Çarşamba
16 Nisan 2018 Pazartesi
Kanaviçe İşlemek Ciddi Bir İştir...
Bilen bilir :))
Kendini böyle kaptıracaksın, tüm dikkatini işe vereceksin, 3 aşağı-2 çapraz-4 sola.... derken ne ağrın kalır ne sızın :)
Menekşe üçlemesine başlamış, ilkini paylaşmıştım.
İşte ikincisi...
Üçüncüsüne dün başlandı bile...
Zevkli iştir kanaviçe-nakış...
Elindeki belirsiz şema işlendikçe renk renk, belirmeye başladıkça desen, keyif verir insana.
O desenin belirmesini hep merakla izlerim.
Renkleri ayarlamak ayrı bir zevk, yumaklar oyuncak gibi :)
Amaaa... Hava böyle kapalı olunca, sevmiyorum işte :(
Gözüm bilgisayarda kaç saattir,
hep biraz daha geçsin dedim, sonunda geldim.
Kollarım sinyal vermeye başladı bile, çok kalamaycağım :(
Bugünde böyle geçti geçiyor...
Sağlık, huzur dolu olsun geri kalan her an ...
Kendini böyle kaptıracaksın, tüm dikkatini işe vereceksin, 3 aşağı-2 çapraz-4 sola.... derken ne ağrın kalır ne sızın :)
İşte ikincisi...
Üçüncüsüne dün başlandı bile...
Zevkli iştir kanaviçe-nakış...
Elindeki belirsiz şema işlendikçe renk renk, belirmeye başladıkça desen, keyif verir insana.
O desenin belirmesini hep merakla izlerim.
Renkleri ayarlamak ayrı bir zevk, yumaklar oyuncak gibi :)
Amaaa... Hava böyle kapalı olunca, sevmiyorum işte :(
Gözüm bilgisayarda kaç saattir,
hep biraz daha geçsin dedim, sonunda geldim.
Kollarım sinyal vermeye başladı bile, çok kalamaycağım :(
Bugünde böyle geçti geçiyor...
Sağlık, huzur dolu olsun geri kalan her an ...
13 Nisan 2018 Cuma
Baharı Görmeden Yaz Gelip Geçecek gibi gene...
Sabahları perdeme vuran güneşle uyanmayı seviyorum...
Evin içine dolan o ışığı, sıcaklığı seviyorum...
Bugün de öyle birgün işte :)
Herzaman ki gibi kahvaltı sonrası pencere önü köşeme geçtim.
Gerçi kutlamaya akşamdan başladım kandili, dün akşam ve bu akşam arası diye, gene de unutmadan...
MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN...
RABBİM HERKESE GÖNLÜNDEKİNİ NASİBETSİN...
Pencere önü köşem, malum eli işte gözü oynaşta köşem 😊
Önceden seçtiğim yeni bir üçlüye başlamıştım, Menekşeler....1. bitti...
Bugün 2. ye başladım, bana kolay gelsin :)
Ama bazen kolay gelmiyor... Şöyle ki
Parmaklara dikkat... İğne tutuyor pozisyonundalar... Peki iğne nerede ?
😄😄😄😄😄😄😄😄
Henüz parmak uçlarım tam hissedemiyor, birşeyleri tutamıyor.
Bu arada bir küçük hurcun içindeki işlenecek-işlenmişler gözden geçirildi.
Sigara içilen ve soba yanan zamanlarda malum duman kahverengisi olmuş mini mini yılbaşı panocuklarımı yıkanmak üzere ayırdım, Havva'nın ellerinden öper 😊
Hala biraz fazla pc başında oylanınca özellikle sağ kolum, kol altından başlayıp parmak uçlarıma doğru yanma şeklinde sızlamaya başlıyor. Sağ tarafımda ışınla yokedilen metastaz yapmış küçücük bir gereksiz bişi vardı, orası hassas kaldı sanırım. O nedenle yorumlarınızı büyük zevkle okuyorum ama tek tek cevap yazamıyorum. Bana enerji verdiğiniz gerçeği ortada, hep yazın olur mu 😙
Evin içine dolan o ışığı, sıcaklığı seviyorum...
Bugün de öyle birgün işte :)
Herzaman ki gibi kahvaltı sonrası pencere önü köşeme geçtim.
Gerçi kutlamaya akşamdan başladım kandili, dün akşam ve bu akşam arası diye, gene de unutmadan...
MİRAÇ KANDİLİNİZ MÜBAREK OLSUN...
RABBİM HERKESE GÖNLÜNDEKİNİ NASİBETSİN...
Pencere önü köşem, malum eli işte gözü oynaşta köşem 😊
Önceden seçtiğim yeni bir üçlüye başlamıştım, Menekşeler....1. bitti...
Bugün 2. ye başladım, bana kolay gelsin :)
Ama bazen kolay gelmiyor... Şöyle ki
Parmaklara dikkat... İğne tutuyor pozisyonundalar... Peki iğne nerede ?
😄😄😄😄😄😄😄😄
Henüz parmak uçlarım tam hissedemiyor, birşeyleri tutamıyor.
Bu arada bir küçük hurcun içindeki işlenecek-işlenmişler gözden geçirildi.
Sigara içilen ve soba yanan zamanlarda malum duman kahverengisi olmuş mini mini yılbaşı panocuklarımı yıkanmak üzere ayırdım, Havva'nın ellerinden öper 😊
Hala biraz fazla pc başında oylanınca özellikle sağ kolum, kol altından başlayıp parmak uçlarıma doğru yanma şeklinde sızlamaya başlıyor. Sağ tarafımda ışınla yokedilen metastaz yapmış küçücük bir gereksiz bişi vardı, orası hassas kaldı sanırım. O nedenle yorumlarınızı büyük zevkle okuyorum ama tek tek cevap yazamıyorum. Bana enerji verdiğiniz gerçeği ortada, hep yazın olur mu 😙
12 Nisan 2018 Perşembe
Buradayııım....
İki gündür yazamadım, affola 😕
Ama boş durmuyordum ki...
Hobi odasındaydım desem...
Üçlemelerden ikisi ancak paketlendi, bugün Antalya ve İzmir'e yola çıktı...
Ortalığı dağıtmışım tabii, aldığımı yerine koyma huyumu devam ettiremiyorum, oturup kalkmak işkence 😡 Neyse ki Havva var, işten çıkışta uğradı, ortalığı toparladı, iyi ki varsın Havva...
Derdi veren Rabbim karşıma hep iyi insanları çıkarttı.
Havva temizlikçi olarak başladı, şimdi benim elim ayağım oldu, sağolsun uzun zamandır bana katlanıyor. En kötü zamanlarıma şahit oldu,özellikle beyin ameliyatı öncesi ve sonrası,
anneme bakmama yardım etti, hatta hastanede onunla kaldı,
annem son nefesini onunlayken verdi.
Yapamadığım her işte Havva... Dedim ya elim ayağım... Haftada bir cumartesi günleri yarım gün geliyor artık. Hafta içi adliye de çalışıyor. Benim için devamlı gelmemesi daha iyi, kendim yapabileceğim herşeyi zorlansam da yapmaya çalışıyorum. Havva bana birşey yaptırmaz, eli çabuk, silip süpürür, toz alır, çamaşırları yıkayıp asar, haftaya ütüleyip yerleştirir, çiçekleri sular, yemek yapıp dondurucuya koyar, haftaya geldiğinde sayım yapıp yedin-yemedin hesap sorar resmen 😊
Aslında ilk tanıdığım Mehmet... Emlakçı Mehmet. Dağdaki evi sattıktan sonra ev ararken tanıştık...
Mert Emlak... Ve sevgili kızı.
Evi aldığımda ben pek iyi halde değildim, tedavim devam ediyordu. Ev çok bakımsız ama kullanışlıydı, Mehmet indirim yaptırdı, kendi komisyonunu almadı, işlemleri kendi yaptı beni yormadı, sonraki bütün tadilatları ben onayladım o yaptırdı, takip etti, elektrik-doğalgaz-su- telefon-internet bağlantılarını hep o yaptı, bu evi de o buldu, tüm işlemleri gene o halletti, hala daha gerekince yapıyor 😖
Sonra Şengül girdi hayatımıza. Evde serum almam gerekiyordu hergün, sonraları iğne, daha sonra annemin iğneleri benim iğnelerim derken 2 yıllık hemşire kursu görmüş, belediye de özel kalemde çalışan Şengül önce hemşiremiz oldu, sonra dostumuz. Haftada en az iki uğrar, angaryalarımı hiç üşenmeden yerine getirir, sohbeti de tatlıdır.
Fena halde etamin işlemeye başladı sayemde 😊
Ve Emre... Taksici Emre...
En çok kahrımı çeken O oldu...
Arabamı kullanmak tehlikeli bir duruma gelince, bir sabah taksi çağırdım. Hastanede kemoterapim vardı. Giderken sigaradan laf açıldı, sohbet sohbeti açtı, Emre benim bir numaralı asistanım ve kardeşim oldu. O zaman oturduğum apartmanın kapısına varmaya bir kat, asansöre bir kat daha merdiven vardı. Zamanla ağırlaşınca ve çok zorlanmaya başlayınca Emre beni kucağına alıp indirip çıkarmaya başladı. O gün bu gündür hastanelerde hiç yalnız bırakmadı, getirdi götürdü, doktorlara girdik çıktık, taşıdı, tekerlekli sandalyeyle dolandırdı, bazen ben rapor filan almaya gidemedim, o takip etti, beyin ışın tedavimde 10gün alete girmeme yardım etti, başımda bekledi, kontrol sonuçlarıma benimle üzüldü, benimle sevindi,
dönüşlerde canım ne çekiyorsa yedirdi içirdi,birara ben gidemediğim için annemi hastaneye götürdü
getirdi. Genelde yorgunluktan ilk gördüğü koltukta uyuykaldı. Bir gece saat 3... annem banyoya giderken düşmüş, ben zaten yürüteçle yürüyorum, kaldırmadım tabii, Emreyi aradım, yataktan kalktı geldi, annemi kaldırıp yatırdı, gitti. Ve daha sayamadığım biiiir sürü şey. Hakkını nasıl öderim bilmiyorum. Bugün de kargolarımı o götürüp yolladı...
Oğlum Volkan... Manevi evlat gibi bir can. Akciğerden ışın tedavisi görürken tanıştık, o kolon kanseri geçirmişti,
serviste gide gele gırgır şamata oğlum oldu. Sonraları hep aradı, sordu, beyin için ilk görüşme, kontrol, rapor işleri onun tarafından yapıldı. En kötü zamanlarımdı o zamanlar. Kontrol-kemoterapi zamanlarımda sürpriz aniden karşıma çıktı,
beyin ameliyatından hastanede yattığımda her gün hatta her gece-gece yarısı yanımdaydı.
Ve... Onkoloji doktorum, güvendiğim kişi...
Uzm.dr.Süleyman Temiz
Kemoterapi hemşirelerim.
Arzu-Emine
Akciğer ameliyatımı yapan
Uzm.Dr.Gülfidan Dağlı
Beyin cerrahisi hemşireleri...
Ve ve ve...
Tabii ki herzaman görüştüğüm ama özellikle beyin ameliyatı için hastaneye yatışımdan çıkışıma beni bir kardeş gibi yalnız bırakmayan, ameliyat sırasında kapıda bekleyen, yoğun bakımda kontrol eden can arkadaşım Belgin ve onu hastaneye getirip götüren lise arkadaşım Ertuğrul...
Sabah yoğun bakımdan çıktım, e çok acıkmıştım, önce Belgin marka börek, sonra hastanenin nefis öğlen yemeği, sonra Ertuğrulun getirdiği nefis dürüm, anca doydum. 😆
Daha sayacak çok kişi var çok şükür...
Zaten bahsetmişimdir bir yerlerde, arada unuttuğum olur diye artık tek tek yazmayayım...
Umarım sıkılmamışsınızdır, daha güzel birşeylerle buluşmak üzere...
Sevgiyle kalın...
Ama boş durmuyordum ki...
Hobi odasındaydım desem...
Üçlemelerden ikisi ancak paketlendi, bugün Antalya ve İzmir'e yola çıktı...
Ortalığı dağıtmışım tabii, aldığımı yerine koyma huyumu devam ettiremiyorum, oturup kalkmak işkence 😡 Neyse ki Havva var, işten çıkışta uğradı, ortalığı toparladı, iyi ki varsın Havva...
Derdi veren Rabbim karşıma hep iyi insanları çıkarttı.
Havva temizlikçi olarak başladı, şimdi benim elim ayağım oldu, sağolsun uzun zamandır bana katlanıyor. En kötü zamanlarıma şahit oldu,özellikle beyin ameliyatı öncesi ve sonrası,
anneme bakmama yardım etti, hatta hastanede onunla kaldı,
Yapamadığım her işte Havva... Dedim ya elim ayağım... Haftada bir cumartesi günleri yarım gün geliyor artık. Hafta içi adliye de çalışıyor. Benim için devamlı gelmemesi daha iyi, kendim yapabileceğim herşeyi zorlansam da yapmaya çalışıyorum. Havva bana birşey yaptırmaz, eli çabuk, silip süpürür, toz alır, çamaşırları yıkayıp asar, haftaya ütüleyip yerleştirir, çiçekleri sular, yemek yapıp dondurucuya koyar, haftaya geldiğinde sayım yapıp yedin-yemedin hesap sorar resmen 😊
Aslında ilk tanıdığım Mehmet... Emlakçı Mehmet. Dağdaki evi sattıktan sonra ev ararken tanıştık...
Mert Emlak... Ve sevgili kızı.
Evi aldığımda ben pek iyi halde değildim, tedavim devam ediyordu. Ev çok bakımsız ama kullanışlıydı, Mehmet indirim yaptırdı, kendi komisyonunu almadı, işlemleri kendi yaptı beni yormadı, sonraki bütün tadilatları ben onayladım o yaptırdı, takip etti, elektrik-doğalgaz-su- telefon-internet bağlantılarını hep o yaptı, bu evi de o buldu, tüm işlemleri gene o halletti, hala daha gerekince yapıyor 😖
Sonra Şengül girdi hayatımıza. Evde serum almam gerekiyordu hergün, sonraları iğne, daha sonra annemin iğneleri benim iğnelerim derken 2 yıllık hemşire kursu görmüş, belediye de özel kalemde çalışan Şengül önce hemşiremiz oldu, sonra dostumuz. Haftada en az iki uğrar, angaryalarımı hiç üşenmeden yerine getirir, sohbeti de tatlıdır.
Fena halde etamin işlemeye başladı sayemde 😊
Ve Emre... Taksici Emre...
En çok kahrımı çeken O oldu...
Arabamı kullanmak tehlikeli bir duruma gelince, bir sabah taksi çağırdım. Hastanede kemoterapim vardı. Giderken sigaradan laf açıldı, sohbet sohbeti açtı, Emre benim bir numaralı asistanım ve kardeşim oldu. O zaman oturduğum apartmanın kapısına varmaya bir kat, asansöre bir kat daha merdiven vardı. Zamanla ağırlaşınca ve çok zorlanmaya başlayınca Emre beni kucağına alıp indirip çıkarmaya başladı. O gün bu gündür hastanelerde hiç yalnız bırakmadı, getirdi götürdü, doktorlara girdik çıktık, taşıdı, tekerlekli sandalyeyle dolandırdı, bazen ben rapor filan almaya gidemedim, o takip etti, beyin ışın tedavimde 10gün alete girmeme yardım etti, başımda bekledi, kontrol sonuçlarıma benimle üzüldü, benimle sevindi,
getirdi. Genelde yorgunluktan ilk gördüğü koltukta uyuykaldı. Bir gece saat 3... annem banyoya giderken düşmüş, ben zaten yürüteçle yürüyorum, kaldırmadım tabii, Emreyi aradım, yataktan kalktı geldi, annemi kaldırıp yatırdı, gitti. Ve daha sayamadığım biiiir sürü şey. Hakkını nasıl öderim bilmiyorum. Bugün de kargolarımı o götürüp yolladı...
Oğlum Volkan... Manevi evlat gibi bir can. Akciğerden ışın tedavisi görürken tanıştık, o kolon kanseri geçirmişti,
serviste gide gele gırgır şamata oğlum oldu. Sonraları hep aradı, sordu, beyin için ilk görüşme, kontrol, rapor işleri onun tarafından yapıldı. En kötü zamanlarımdı o zamanlar. Kontrol-kemoterapi zamanlarımda sürpriz aniden karşıma çıktı,
beyin ameliyatından hastanede yattığımda her gün hatta her gece-gece yarısı yanımdaydı.
Ve... Onkoloji doktorum, güvendiğim kişi...
Uzm.dr.Süleyman Temiz
Kemoterapi hemşirelerim.
Arzu-Emine
Akciğer ameliyatımı yapan
Uzm.Dr.Gülfidan Dağlı
Beyin ameliyatımı yapan
Uzm.dr.Haydar Sekmen
Beyin ve omuz ışın tedavilerimi uygulayan
Uzm.dr.Abdullah Yılmaz
Ve ve ve...
Tabii ki herzaman görüştüğüm ama özellikle beyin ameliyatı için hastaneye yatışımdan çıkışıma beni bir kardeş gibi yalnız bırakmayan, ameliyat sırasında kapıda bekleyen, yoğun bakımda kontrol eden can arkadaşım Belgin ve onu hastaneye getirip götüren lise arkadaşım Ertuğrul...
Sabah yoğun bakımdan çıktım, e çok acıkmıştım, önce Belgin marka börek, sonra hastanenin nefis öğlen yemeği, sonra Ertuğrulun getirdiği nefis dürüm, anca doydum. 😆
Daha sayacak çok kişi var çok şükür...
Zaten bahsetmişimdir bir yerlerde, arada unuttuğum olur diye artık tek tek yazmayayım...
Umarım sıkılmamışsınızdır, daha güzel birşeylerle buluşmak üzere...
Sevgiyle kalın...
10 Nisan 2018 Salı
Romantik Güller...
Bugün de kahvaltı sonrası soluğu hobi odamda aldım ve gece kafamda tasarladığım çerçevelemeyi uygulamaya geçtim.
Yani uykum olmasa , kalkıp uygulayacağım😃
Sonuç budur... Beğenilerinize sunulmuştur😊
Eskisi gibi değil değil mi çektiğim fotoğraflar, dağdayken fotoğraflık mekan-dekor-aksesuar... hazırlık yapıyordum tabii. Şimdi ise oturduğum yerden sadece objeyi çekebiliyorum 😟 buna da şükür.
Kollarım gene isyanlarda , blogları gezmek, yorumlar yazmak, gelen yorumları cevaplamak... gönül istiyor ama işte... 😣
Bugünlük bu kadar olsun, olur mu 😑
Sevgiyle kalın, mutlu kalın...
Yani uykum olmasa , kalkıp uygulayacağım😃
Sonuç budur... Beğenilerinize sunulmuştur😊
Eskisi gibi değil değil mi çektiğim fotoğraflar, dağdayken fotoğraflık mekan-dekor-aksesuar... hazırlık yapıyordum tabii. Şimdi ise oturduğum yerden sadece objeyi çekebiliyorum 😟 buna da şükür.
Kollarım gene isyanlarda , blogları gezmek, yorumlar yazmak, gelen yorumları cevaplamak... gönül istiyor ama işte... 😣
Bugünlük bu kadar olsun, olur mu 😑
Sevgiyle kalın, mutlu kalın...
9 Nisan 2018 Pazartesi
Hafta başı... Bana da İşbaşı :)
Hafta sonları şimdilik yazamayacağım, zaten yorumlarınıza da doğru dürüst cevap yazamıyorum, idare ediverin:)
Zaten hafta sonu hava kasvetli, boğucu, sıkıcı.... yani tatsızdı.
Havva bu defa cumartesi geldi. Henüz karşı karşıya gelmediğim birkaç blog arkadaşım gelecekti, ortalığı toplamaya çağırmıştım. O geldi de blog arkadaşlardan biri sukoyvermiş, hiçbiri gelmedi. Haliyle bozuldum, bahane gerçekten çok sudan geldi ve saygısız buldum. Herneyse.
Huyum malum. Bir proje de karar kıldım gibi olunca, akşam kelime oyununu seyrettikten sonra soluğu hobi odamda aldım. Provasını yapmam gerek yoksa uyuyamam :)
Sonunda uykum geldi, yarı okeylenmiş bıraktım...
Sabah kahvaltı sonrası doğru hobi odasına tabii ki,kafaya koyduk bir kere :))
İşte biri oldu bile, önce tela yapıştırıldı,paspartüye göre kesildi, paspartüye tutturulup yerleştirildi.
Minik ciciler yapıştırıldı, veeee.....
Ve aynı şekilde ikinci üçlü de hazırlandı...
Yani Banuca üçleme, oldu Banuca 3+3 leme :D
Ve sıraya geçtiler başka bir evin duvarını süslemeyi beklemek için :)
Bugün hava açık, güzel. Hobi odasında epey zorlanıyorum, malzeme almak için. Büro koltuğunu kullanıyorum sağa sola gitmek için ama o da yoruyor.
Şimdi dinlenmeye geçebilirim. Yani pencere önü köşeme ve işimi işlemeye devam edebilirim. Benim dinlenme şeklim de böyle, yoksa ağrıların ölçüsünü saptamaya dalabilirim :(
Zaten hafta sonu hava kasvetli, boğucu, sıkıcı.... yani tatsızdı.
Havva bu defa cumartesi geldi. Henüz karşı karşıya gelmediğim birkaç blog arkadaşım gelecekti, ortalığı toplamaya çağırmıştım. O geldi de blog arkadaşlardan biri sukoyvermiş, hiçbiri gelmedi. Haliyle bozuldum, bahane gerçekten çok sudan geldi ve saygısız buldum. Herneyse.
Huyum malum. Bir proje de karar kıldım gibi olunca, akşam kelime oyununu seyrettikten sonra soluğu hobi odamda aldım. Provasını yapmam gerek yoksa uyuyamam :)
Sonunda uykum geldi, yarı okeylenmiş bıraktım...
Sabah kahvaltı sonrası doğru hobi odasına tabii ki,kafaya koyduk bir kere :))
İşte biri oldu bile, önce tela yapıştırıldı,paspartüye göre kesildi, paspartüye tutturulup yerleştirildi.
Minik ciciler yapıştırıldı, veeee.....
Ve aynı şekilde ikinci üçlü de hazırlandı...
Yani Banuca üçleme, oldu Banuca 3+3 leme :D
Ve sıraya geçtiler başka bir evin duvarını süslemeyi beklemek için :)
Bugün hava açık, güzel. Hobi odasında epey zorlanıyorum, malzeme almak için. Büro koltuğunu kullanıyorum sağa sola gitmek için ama o da yoruyor.
Şimdi dinlenmeye geçebilirim. Yani pencere önü köşeme ve işimi işlemeye devam edebilirim. Benim dinlenme şeklim de böyle, yoksa ağrıların ölçüsünü saptamaya dalabilirim :(