27 Mayıs 2010 Perşembe

Tadilat lardayım :))



Demiştim ya... Tadilat nedeniyle berbat haldeyim :)

Küçücük bir banyom var, şu anda bu halde :)) Bitince "Öncesi-Sonrası" yapacağım size.
Yorgunum, orası bitince bir de evin dışında biraz tamir işi var, sonra innnnşallah hamağa uzanıp kitap okuyacağım :))

Arkadaşlar bloglarınızı ziyaret edemiyorum, yorumlara cevap yazamıyorum, sadece birara yemek paydosunda 10marifete biraz yorum yazdım okadar. Gece ise bir duş alıp (misafir evinin banyosunda) bu saatte kendimi yatağa atıyorum, biraz kitap okuyup uyuyorum, sabah 7,5 ayaktayım, oooof of...

Kusuruma bakmayın, telafi etmeye çalışacağım, hepinize sevgiler.....

24 Mayıs 2010 Pazartesi

Yeni Ciciler buldum :)

Bugünü kendime tatil ilan ettim :)) Hava soğuk, arasıra yağıyor. Hafta içi tadilat nedeniyle yorulacağım için kendimi kızağa aldım :))
Bakın size ne ciciler buldum....

İki çiçeklik....







Eskiden kullanılan aletlerden kalan parçaları buldunuz mu sakın atmayın...
İşte kuyu makaralarından yapılmış iki çiçeklik. Benim dekor zevkime çok uyuyor ama bunlardan bulursam tabii:)












Kavanoz kılıfı...









Hiç böylesine şirin kavanoz kılıfı, kapak süslemesi gördünüzmü, çoook şirin, çok şeker. Yapılışını da o kadar güzel anlatmış ki resimlerle...








Koku Torbacıkları...














Kalp, gene kalp... Bana mı güzel geliyor, yoksa kalp şeklinde olan herşey gerçekten mi güzel.

İşte kalp şeklinde torbacıklar, ister içine kokulu kuru çiçekler koyup duvara, kapıya asın, ister lavanta doldurup gardroba, dolapların içine, güzeller işte:))





















Çim Kilim....







Buna bayıldımmmm.... Uygun bir yün bulmalıyım böyle renklerde ve yapmalıyım, çoook sevdim...
Ben, halı kaydırmazlar var ya, işte onlara düğüm atarak yapacağım.

23 Mayıs 2010 Pazar

Bugünün Postası :)

Maillerim birikmiş, hava yağmurlu, işim çok, kendimi kopyalatmayı ciddi ciddi düşünmeye başladım :))
Bakın bu arada ne ciciler buldum :))

Havluluk...







Hatırlarsanız ben böyle kibritlik yapmıştım. Onun altına bir halka ekleyip havluluk yapmışlar, ben şimdi bundan yapmazmıyım :))








Örgü Çantası...








Örgü malzemelerine örgü çanta yakışır diyenler için kolaycacık örülecek şirin bir çanta :)









Bir iğnelik fikri daha...





Evdeki yapma çiçeklerden düşmüş, kalmış çiçekleri değerlendirmek için bir fikir. Büyükçe bir çiçeğin ortasına bir parça kumaş ekleyerek değişik bir iğnelik, güzel bir hediye seçeneği de olabilir, ne dersinizi :) Yapılışı da kolay görünüyor linkte...






Cici para çantası...






Para çantalarının kullanımının artmaya başladığı bugünler için alternatif cici bir para çantası. Yapılışı linkte var....








Gülümseyin....

Fadimenin Kedisi

Temel, Fadime'nin kedisinden nefret etmektedir.
Birgün kararını verir ve Fadime evde yokken kediyi yakalayıp,
arabasına koyar. 1-2 kilometre kadar ileride, bir köprünün
yanına bırakıp evine döner. Kapıyı açıp eve döndüğünde bir de
bakar ki, kedi sepetinde oturuyor. Ertesi gün, Fadime'nin evden
çıkmasını bekleyip, kediyi yine arabaya atar. Bu kez 5-6 kilometre
ötedeki bir kasabada
,
bir çöp konteynerinin içine bırakır. Eve döner,
kapıyı açar, kedi yine baş köşeye kurulmuş, Temel'e kötü kötü bakıyor...
Ertesi gün işi iyice inada bindirir, kediyi yakaldığı gibi 10-15 kilometre
direksiyon sallar, bulduğu her tali yola girer, kedi yönünü kaybetsin
diye çeşitli şaşırtmaca yollara girer, daireler çizer. Sonunda yaptığı
işten iyice emin olunca, arabayı durdurur ve kediyi bırakır.
Arabasına atlayıp, evinin yolunu tutar.
Saatler sonra Temel, Fadime'ye telefon açar;
- Uy Fadime, kedi yaninda mi?
- Evde, niye soriysun da?
- O kurnazı telefona versene, Kayboldum.

22 Mayıs 2010 Cumartesi

Bir süs-Bir sürpriz

Bahçe süsüm....

Bahçemi, evimi süslemeyi sevdiğimi hepiniz biliyorsunuz....





Hani bahçeler için çubuklar ucunda süsler var, onları çok seviyorum ama fiyatları görünce hep değmez diyordum.

Sonra dedim ki, "kendin niye yapmıyorsun"

Bir zamanlar 1milyoncudan çiftini 1 liraya aldığım magnet ördekler vardı. Onlar ilişti gözüme.

Aşağıda bir demirci var, dükkanında bir sürü hurda, ona uğradım, istediğimi anlattım, bir kalın demir tel bulduk birlikte, olur bu deyince, sağolsun onu bir güzel düzeltti ve istediğim uzunlukta iki adet çubuk haline getirdi, para da almadı :)


Demirleri evdeki yeşil antipas ile boyadım, ördeklerin magnet ve yaylarını söktüm, havya ile altlarına delik açtım, sıcak silikon sürüp çubukları monte ettim, işte olduuuu, hem de 1 lirayaaaa, çok sevindiiiim:))

Bıdık'ta bunlar nereden çıktı diye kokluyor:))







Sürpriz Misafirim...

Sürpriz bir misafir beklediğimi daha önceki bir yazımda belirtmiştim. Ben bildiğim için sürpriz bana değil, onu tanıyan sizlere :))

Cuma sabahı erkenden kalktım, otogara onu almaya gittim. Aklımda hep görünce tanıyabilecekmiyim heyecanı vardı, onda da aynı heyecan varmış meğer. Derken otobüs geldi, elinde bavuluyla hemen tanıdım, şirin kız :) Kucaklaştık eski bir dost gibi, evin yolu uzundu ama sohbetle çarçabuk geçti, eve vardık. Bıdık görür görmez bayıldı O'na, sanki O'nun da bir Bıdık'ının olduğunu biliyormuş gibi:) Kim mi, işte fotoğraflarımız:






Evvvet, Acemi Hobici Işıl :)) Koskoca bir Cuma gününü laflayarak geçirdik O'nun bütün yol yorgunluğuna rağmen. Bugün ise akşamüstü O'nu İstanbul'a yolcu ettim tekrar görüşmek üzere :(


20 Mayıs 2010 Perşembe

İsyanlardayım...

İnsan hayatının böylesine ucuz olmasından, yöneticilerin acı içindeki insanların karşısındaki ucuz konuşmalarından UTANIYORUM.....

Günde 30 liraya 30 can gitti, neden..... Sorumsuzluk, denetimsizlik, vurdumduymazlık, vicdansızlık, daha ne sayayım ki !

Böyle olaylar, madencilerin kaderiymiş. .....
Demek ki şöför, pilot, makinist olan kazada, itfaiyeci yangında, polis görev başında, asker dağ başında ölecek ve buna kaderleri budur diyip geçeceğiz. Var mı böyle birşey yaaa....

Bu gidişata dur diyelim artık. Ucuz politikacıları, din tüccarlarını, vatan millet pazarlamacılarını silip atalım. Yok mu dürüst, vicdanlı, ülkesini, ilkelerini, Cumhuriyetini yürekten seven insanlar, (var, çoğu ergenekondan içerde tutuluyor) seçimlerde satılmayın, yüreğinizle düşünüp oy atın, UYANIN...

İSYANLARDAYIM... Değmeyin bana bugün...

19 Mayıs 2010 Çarşamba

Yoğunluk arasından Yeni fikirler...

Bu aralar gene çok yoğunum. Haftaya banyo tadilatım var, usta ayarladım:)
Cuma sabahı çok cici bir misafirim var, ne yazık ki sadece bir gün kalacak. Fotoğraflarımızı paylaşacağım :))
Biraz maillerime baktım ve bakın neler buldum....

Peçete ve Torbası...


Giyilmeyen gömleklerden gene bir değerlendirme. Ben bunu çok sevdim.
Kısa kollu gömleğin kollarını dikiş yerlerinden kesip hemen makina çekmiş, kol ağzına da kurdele geçirmiş, torba hazır. Bedenin önünü makina ile kapatıp ön ve arkadan düzgün dikdörtgen çıkartmış. Bunu ister iki kat, ister kenarlarını bastırıp iki adet peçete yapabilirsiniz. Görüntü çok şeker :) Açıklamalar linkte...





Bebişlere şapka...








Yaz geldi, güneşten korunmak için hepimize şapka lazım, özellikle bebişlere... Bu şirin bebiş şapkasının patronu da var linkte ...









Kartpostal örneği...






Erkeklere hediye seçmek kadar kartpostal tasarımı da zor oluyor :) İnternette gözüme çarpan bu kartpostal tam erkeklere göre... Babalar gününe hazırlık olabilir.
Yapım aşamaları çok ayrıntılı olarak linkte mevcut.






İkiz masa....








İki kardeş için pratik bir çalışma köşesi, genişliği size kalmış, bence fikir olarak çok güzel....

18 Mayıs 2010 Salı

19 MAYIS.........


Atatürk'ün 19 Mayıs 1919'da Samsun'a ayak basmasıyla birlikte, Türk tarihinde ilk defa kişisel egemenlikten, Millî Egemenliğe geçiş süreci başlamıştır. Atatürk, Samsun'a ayak bastığı andan itibaren, hem içe, hem de dışa dönük olarak, dinî ve batılı fikirleri yanına almış ve bunların senteziyle Anadolu'da tek idare, tek devlet, tek egemenlik, tek kumandan, tek meclis ve tek millet fikirlerinden hareket ederek, her alanda gerçek Millî Egemenlik ilkesini uygulamaya çalışmıştır. Dolayısıyla, Türkiye'de Millî Egemenlik ilkesinin genel anlamda ilk defa Atatürk'ün önderliğinde girişilen Millî Mücadele yıllarında uygulandığını söylemek mümkündür. Çünkü bu dönemde, memleketin içine düştüğü kötü durum karşısında, bazı aydınlar memleketin kurtarılması için bir büyük devletin mandasını kabul etmekten başka çare görmezlerken,Atatürk bunlardan çok farklı düşünmüş ve millete güveni esas alan bir hareketin peşinde olmuştur.

İşte bugün memleket o günlerdeki duruma düşürülmek istenmektedir. Bu nedenle, içimizdeki Atatürk ruhunun uyanması, bu gidişatı durdurmak ve yüce Atatürk'ün bizlere emanet ettiği, uğrunda binlerce şehitler verilerek kazanılan Milli Egemenliği yoketmeye çalışanlara karşı durmak için elimizden gelen herşeyi ortaya koymanın zamanıdır.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE.....

16 Mayıs 2010 Pazar

Fırtınadan Sonra...




Dünkü şiddetli fırtınadan sonra sakince bir sabaha uyandık...


Evin önü ve balkon yaprak ve ağaç çiçeklerinden geçilmiyor tabii, annem bir yandan ben bir yandan onları süpürdük.




Sevgili mor salkımım tutunduğu yerden kurtulmuş, onu tekrardan sıkıca tutturdum pergoleye, allahtan kırılmamış. Neyse ki başka hasar yok.




Öğleden sonra internetten bir hidrofor tamircisi buldum, pazar olduğunu unutmuşum ama neyse ki onlar çalışıyorlarmış, hemen geldiler sağolsunlar. Malum herkes tarlalara su verecek, kesilir filan susuz kalmayayım. Alt bahçede 4 tonluk depom var ama hidroforsuz basmaz. Geldiler, bi parmak attılar, çalıştı :))



Vee... Sıra geldi bostana damlatma sistemi kurup ekmeyeeeee, yardımcım Bilal de geldi.... Haydi Bismillah....



Bezelyelerin sağına barbunya, bostanın sağından itibaren salatalık, domates, bamya, oturak fasulye ektik, sol tarafa ay sonuna doğru şeker fasulye ekeceğiz. Şeker fasulye ve barbunya kurutulacak, oturak fasulye yazın yemek için. Suyu da verdik, ekmesi, bakımı bizden, bereketi Allah'tan...






Bu aradaaaa......



Hani ucuz bulup 50 adet ufak dantel yumakları almıştım ya, anneme bir motif örneği bulup çıkardım, şimdi o motiflerden rengarenk, yuvarlak bir örtü yapıyor.



Motif enteresan, tam ortadan başlanmıyor, koyu rengin dış tarafından başlanıyor, ortası da beraber çıkıyor, sonra açık rengin olduğu taraf örülüyor.
İsteyen olursa şemasını mail atabilirim :))

15 Mayıs 2010 Cumartesi

Bugün şiddetli fırtına var buralarda :))

Kibrit Kutusu :)









Kibrit kutularını süsledik, içlerine ciciler koyduk, hediye ettik.
Birini de süsleyip böyle birşey yapsak :) Ben boynuma asmam da mesela yatak başucuma asabilirim....






Bir Ressam "Alyssa Monk"










ABD'nin New York kentinde yaşayan ressam Alyssa Monk, gerçeğe çok yakın
resimleriyle ressamlığa değil de 'fotoğrafçı' lığa soyunuyor sanki.
Google görsellerde daha çok resimleri var ....









Çok şeker bir video :))



Buna bayıldım işte, seyretmenizi tavsiye ediyorum, uygulaması size kalmış:))

Komik Diyaloglar :))

PC teknik servis 'gerçek diyaloglar'






Müşteri : merhaba, ben Ayşe. Disketimi yuvasından çıkaramıyorum da...
Teknik destek servisi: Çıkartma düğmesine bastınız, değil mi?
Müşteri : Elbette. Sıkıştı herhalde.
Tek.Des: Tamam hanımefendi, not alıyorum. Bir arkadaş gelir bakar.
Müşteri : Bi dakka! Disketi henüz yuvasına koymamışım, masanın üzerinde duruyor. Afedersiniz.

***
Tek.Des: Nasıl bir bilgisayarınız var Ömer bey?
Müşteri : Beyaz

***

Tek.Des: Ekranınızın solundaki 'Bilgisayarım' ikonunu tıklar mısınız?
Müşteri : Sizin solunuz mu, benim solum mu?

***

Tek.Des: Günaydın. Size nasıl yardımcı olabilirim?
Müşteri : Merhaba. Yazıcım çalışmıyor da...
Tek.Des: Anladım. 'Başlat' tuşuna basar mısınız?
Müşteri : Bak dostum! Ben Bill Gates değilim. Bana öyle teknik konuşma!

***
Müşteri : Merhaba. Ben Aysu. Bilgisayarımdan çıktı alamıyorum. Her deneyişimde 'yazıcı bulunamıyor' diye bir ikaz yazısı çıkıyor. Yazıcıyı kaldırdım ekranın önüne koydum, hâlâ 'yazıcı bulunamıyor' diyor.

***
Müşteri : Yazıcımdan renkli çıktı alamıyorum. Bir şeyi eksik mi yapıyorum acaba?
Tek.Des: Yazıcınız renkli mi?
Müşteri : Aaah! Afedersiniz ya...

***
Tek.Des: Şimdi ekranınızın üzerinde ne var hanımefendi?
Müşteri : Eşimin doğum günümde hediye ettiği ayıcık. Niye?

***
Müşteri : Klavyem çalışmıyor.
Tek.Des: Bilgisayara bağlı mı acaba?
Müşteri : Bilgisayarın arkasına ulaşamıyorum.
Tek.Des: Klavyenizi elinize alın ve on adım geri gidin.
Müşteri : Tamam.
Tek.Des: Klavye sizinle geldi mi?
Müşteri : Evet.
Tek.Des: Bu, klavyeniz bilgisayara bağlı değil demek oluyor.
Müşteri : A-a! Masada bir klavye daha var... Hah! Bu çalışıyor.

***

Tek..Des: Şifrenizi söylüyorum: küçük c, büyük a, küçük > n, 7
Müşteri : 7 büyük mü, küçük mü?

***
Müşteri : Nete giremiyorum. (dial-up dönemi)
Tek.Des: Parolanızı doğru girdiniz mi acaba?
Müşteri : Tabi. Arkadaşımın girdiği parolanın aynısı girdim.
Tek.Des: Arkadaşınızın girdiği parola neydi?
Müşteri : Beş yıldız.

***
Tek.Des: Hangi anti-virüs programını kullanıyorsunuz efendim?
Müşteri : Windows
Tek.Des: O anti-virüs programı değil efendim.
Müşteri : Afedersiniz; internet explorer`dı.

***
Müşteri : Çok büyük bir problemim var. Arkadaş bilgisayarıma bir ekran koruyucu koydu. Ama mouse`ı oynatınca kayboluyor ya!

***
Tek.Des: Buyurun efendim?
Müşteri : Eee! İlk defa mail gönderiyorum da...
Tek.Des: Tamaam! Ben size yardım edeyim.
Müşteri : Adresteki 'a'yı yazdım da, çevresine daireyi nasıl
çizeceğim?




Kumaş Organizer







Şu "organizer" kelimesini aslında kullanmak istemiyorum, "düzenleyici" mi desek acaba, her neyse...
Buna benzer plastik düzenleyicim var, ama kumaştan yapmak aklıma gelmemişti. Sitede yapım aşamaları da var.









Bebek Sandaletleri....







Bir sandalet bu kadar mı şirin olur, bakarmısınız şuna, minyatür gibi :))







"Dikiş Dikiyorum"









Aplike, nakış ikilisinden cici bir pano, dikiş odalarına, iş çantalarına uygulansa ne cici olur :))









"Turkish Borek"





Yabancı bir site de bizim Sigara Böreğimizi kısaca anlatmışlar. Sizlerden ricam, siteye üye olup yorum bırakmanız. Bu çok önemli, çünkü biliyorsunuz bize özgü bir çok şeyi yabancılar sahipleniyor, bunu da sahiplenmesinler.... Hatta blogunuzda tarif varsa link verin.