Artık Dışarılardayız...:)

 Havalar ısındı...
Artık dışarılardayız...
Dışarıda olunca hiç iş bitmez... Hergün bu taşlar süpürülür mesela :)

Tam rutin işler biter oturursun, gözüne birşeyler çarpar, kalkarsın, ya bir ot yolarsın, ya değişik bir çiçek görürsün... falan... filan...
Ama sefası da ayrı güzel hani :)
Mesela mor salkımlı veranda...

İşler bitince, oturursun verandaya, alırsın el işlerini...
Anne sultan biryanda,

 bendeniz bir yanda işler dururuz :)

Haaa... ağzınız sulanır mı bilmem ama... Bu arada frigo da yedik :))

Tarifini vereyim mi gene...

500 gr. süt
1 su bardağı toz şeker
1,5 çorba kaşığı un
1,5 çorba kaşığı nişasta
1,5 çorba kaşığı kakao
1 paketten biraz az margarin

Bir tencereye önce kuru malzemeleri koyup karıştırın, sonra karıştırarak sütü yavaş yavaş ilave edin, margarini de koyup orta ateşte iyice koyulaşana kadar pişirin. Ocaktan aldıktan sonra ara sıra karıştırarak ılıtın, kare veya dikdörtgen bir borcama boşaltın, iyice ılınınca üzerine bir folyo kapatıp buzluğa koyun (dondurucuya değil, ama yoksa mecburen dondurucuya )
Afiyet olsuuuun :)

Bugün ön taraftayız, yarın arka tarafa geçeriz birlikte olur mu :)

Anne Sultan Dedi ki...

"Her bir şeyi süslüyorsun, şu saksıyı niye süslemiyorsuuun...."

 

ammmannnn... ne demek... memnuniyetle... 
"bunu da mı süsledin yeter" diyecek diye süslemiyordum :))
Hemen beyaza boyanır, peçeteler oyulup yapıştırılır, vernik atılır, kenarına ip geçer, ucuna boncuklar, birkaç tane uğurböceği eklenir.... bitti işteee :))

Bakalım sırada ne vaaar :))

Köşeler Boş Kalır mı Hiiiç... :))

Bu köşede önceden saksıda çiçekler vardı...
Çiçekler ayrı ayrı biryerlere gittiler, boş kaldı :(

Ama boş kalır mı hiç burası, kalmaaaaz :))
Şöyle birşey nasıl olur?

Daha yakından mı baksak...

Bir de üstten görsek...

Aaaa... Arkada Bıdık mama yiyiyooor :))

Böyle birşey uydurdum işte, fena da olmadı hani...
Kalın bir tahtaya matkapla delikler açtım, boyadım...
Ihlamur ağacının budanan dallarından seçip deliklere silikon sıkıp oturttum, vernikledim...
Aralarına mumlar, dallara da iki kuş kondurdum.... hepsi bu işte :))
Köşe doldu mu... doldu...
Anne sultan beğendi mi.... beğendi...
E daha ne :))

İşte Bunu Çoook İstiyorum.. :)

Salondaki büyük pencerenin önüne böyle birşey istiyorum, hem de çooook...

Amma keyif sürülür değil miii :))

Cici Bişi... :))

Malzemelerimin arasında bir blog dostumun gönderdiği böyle bir minik şemsiye vardı...

 

Hani bebek şekerleri yapıyorlar ya, onlardan...
Nasıl kullanırım, nerede değerlendiririm derken bir fikir doğdu...

Önce kenardaki mavi fistosunu söktüm.
Tülünde mavi yazılar vardı, beyaz boyayla ponponladım, sonra önceden yaptığım kahvaltı takımımda kullandığım peçete güllerle dekopajladım...
Kenarına pembe fisto dikip tülü yeiden tutturdum şemsiyeye...

Veee... kahvaltı takımıma uygun bir masa süsü yaptııım ... İşte :))

Çok şükür hava güzel...
Eh hal bu olunca attım kendimi dışarılara, biraz bakım, biraz temizlik...
Arada bu cici de çıktı...
Haaa.. Bıdık bugün öğlene doğru kuduz aşısı olduuu :))
Şimdi çay zamanı, anam verandada çay bekliyor, kaçıyorum...

Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramımız Kutlu ve Daim Olsun....

Sanaldan Gerçeğe....

10 Marifetti, Blogdu, Facebook tu derken biiir sürü sanal arkadaşım oldu ya...
Sanal dostluklara inanmayan ben neredeyse herşeyimi onlarla paylaşıyorum ya...
Garip şey...
Sanki aslında birbirimizi yakından tanıyoruz da, uzak kalmışız da, mesajlarla, telefonlarla hayatımızı paylaşıyormuşuz gibi çoğuyla...
Ve gün gelipte karşılıklı geldiğimizde, sanki aramıza giren yılların hasretiyle, sanki yıllardır birbirimizi tanıyormuşçasına sarmaş dolaş oluveriyoruz...
Öyle değil mi...

İşte sanaldan gerçeğe dönüşen bir dostluk daha...
İnci Günay...

İnci ile facebooktan tanışıyoruz, telefonlaştık, uzuuun uzun sohbetler ettik... Dikişle arası pek iyi, hayvansever, çok şeker, içten, tatlı bir hatun :)

Cumartesi günü akşamüstüne doğru telefonum çaldı... İnci...
"İzmitteyiz, sana uğrayacağız, müsait misin " ....
Olmam mıııı :))
Ailece geldiler... Aynen demin anlattığım gibi, yıllardır tanışıyormuşçasına, özlemişçesine sarmaş dolaş olduk...

Birkaç saat yetmedi tabii... Bu buluşma reklam oldu, gelecek buluşmalar böylece çok daha uzun olacak :)

İyi ki geldiniz, iyi ki sanal dostluğumuzu gerçekle perçinledik, bizi çoook mutlu ettiniz Günay ailesi...

Hayal Kurmak Bedava Değil mi... :))

Meselaaaaaa....

Şu kitaplıklı oturma odamı bu hale getirebilsem...

Boy boy kasnaklar bulsam, dantelleri gerip gerip böyle bir duvar panosu yapsam...

Veee.... Şöyle koca bir tabak, bol kremalı bir profiterol olsa da yeseeeem :))

Hayal etmek bedava nasıl olsa :))

Neyse... Ben kalkıp çay koyayım, sonra malum... tv-elişi.... :)

Romatizme Devam... :)

Hava böyle kasvetli olmaya devam ettikçe sanırım ben romantizme dalacağım iyice :))

İşte bugünkü malzemelerim...

Gerçi bir kısmını kullanmadım veya değiştirdim ya... olsun :)

Eveeet... Çıplak mumlarımı giydirdim kendimce :)

Malzemelerimden bazıları birilerine tanıdık gelebilir, geri vermem haaaaa.... :))

Koca koca mumlar, duvar dibinde dururlar... :))

Hadi şu bahar gelsin artııııııık......

Bari Kutu Süsleyeyim...

Hava berbaaat... kasvetliii.... sis, yağmur.... offff :(
Bari bir kutu süsleyeyim dedim...

Kutumun rengi değişmiş, üzeri lekelenmiş...

En sevdiğim güllü yapışkanlı kağıdımı çıkardım... Ama nedense yapışmadı :(
Yapışkan sürüp ataşlarla tutturdum, kurumasını bekledim...

Önce kapağını sonra da alt kısmın yanlarını kapladım...
Yanları için dantel, üzerine de inci seçtim, aldım silikon tabancamı...

Üzerine de çifte güvercinleri kondurdum, oldu romantik bir kutu :)

Şimdi çay-tv-elişi zamanıdır :)

Sandalye Kılıfı... Hem de Baykuş :)

Çok soğuuuukk ... Neredeyse kar yağacak gibiii :(
Oturma odasında yaktık elektrikli sobamızı, aldık elişlerimizi oturuyoruz...
Çay koymaya kalktım da, bu arada sıcacık birşey paylaşayım sizlerle :)


Sandalye kılıfı çoğumuz yapıyoruz ya, pekiii... baykuş olanına ne dersiniz :)

Yapım aşamaları da ayrı bir sitede verilmiş...

Koltuğumuzun Şalı...

Baktık kendimize ördüğümüz şalları kullandığımız yok, bari koltuğumuza bir şal örelim de o kullansın dedik :)

Anne sultan ördü, ben de kenarlarına renkli tahta boncuklar geçirdim :)

Arkası da böyle işte...

Aksesuarlar insanları olduğu gibi evleri de süslüyor değil mi :))

Bahçemdeki Morlar... :)

Bugün bahar yüzünü gösterdi, ama yarın gene saklanacak galiba :(
Önce gece yıkadığım çamaşırları bahçeye asıp hafif rüzgarın sallantısına bıraktım...

Sonra... Hani çiçekçilerde Ada Sümbülü diye satılan çiçekler var ya, işte onlar bizim bahçelerde kendi kendilerine çıkıyorlar, soğanlı bir bitki, ben de her çıktıklarında onları toplayıp ön bahçeye dikiyorum :)
İşte bahçemin morlarından biri... Ada sümbülleri...

Yakında evleri olan buranın yerlisi bir komşumdan aldığım ve adını bilmediğim mor çiçeklerim... Yeni yeni açmaya başladılar, yerde uzayarak yayılan birşey... Duvardaki aralıklardan odunluğa bile girdi :))

Bunlar minicik minicik açan mor kır çiçekleri... Kır çiçeklerini Allah özene bezene yaratmış, minicik ama nasıl güzel detayları var, keşke daha detaylı çekebilsem :(

Baharın müjdecisi yabani menekşeler, mor mor açıvermişler...

Alt bahçeden gelen mis gibi kokunun sebebi ne biliyor musunuz.... Leylaklar...
Biraz toplayıp eve getirdim, anacım da koklasın diye :)

Ve.... Mor salkımlarım... Nihayet açmaya başladılar... Coletteminkileri kıskanmıştım açtılar diye :))
İlk olarak yapraksızken açıyorlar, döküldükten sonra yapraklanıyor ve tekrar açıyor :)

Biraz dinlendim, sonra inip gene dağılan bodrumu yerleştirdim :)

Şimdi keyif ve elişi zamanı... :)

Azıcık Dertleşeyim...

Hemen hemen bütün bloggerlar bilir...
Blogumuzu yeni açtığımızda yayınladıklarımıza neredeyse hiç yorum almayız, ama zaman ilerledikçe dostlarımız artar, yorumlara cevap vermeye yetişemez hale geliriz...

Bugün ise yorumlara cevap vermeye yetişebilsem bile blog dostlarımın hepsini ziyarete maalesef yetişemiyorum, bana kızmıyorsunuz, kırılmıyorsunuz değil mi, oysa hepinizi gezip yorumlar bırakmayı inanın gönülden istiyorum, ama yetişemiyoruuum :(

Bugünlerde hava kasvetli, ben kasvetli, elim hobilerime varamıyor bir türlü :(
Annem henüz tam randımanda değil, işim çoğaldı :)
Zaman yetmiyor, yorgun bedenim hevesli ruhumla çatışmada...
Amaaaaannn... Sağlık olsun, geçer bu günler değil mi :)
Hele bi yağmurlar geçsin, güneş açsın, ben de açılırım :))

Aklımdayken de blogumun ilk zamanlarında yaptığım, ama azıcık yorum aldığım birkaç şeyi paylaşayım dedim...
Hem hatırlamak, hem de fikir vermek açısından....

Mesela kahve fincanı takımı kutusundan yaptığım iki katlı makara kutum...

Pek bi kullanışlı oldu benim için, hala elimin altında :)

En sevdiğim figürlerin başında gelir Sunbonnet Girl... Aplike pano yapmıştım, hiç yorum gelmemiiiş :(

Eh... Bunlardan sonra neyseki yorum sayım artmış, zevkle devam etmişim paylaşımlarıma... dostlar sağolsun :)

Üretim Yok Ama Fikir Çok... :)

Aslında üretim var da... Yayınlayabileceğim birşeyler henüz ortada yok...
Ama dediğim gibi, fikir çok...
Yeni bir site keşfettim :)
Geridönüşümler-Değerlendirmeler...

Duvara basit bir yılbaşı ağacı... Ne kolay değil mi :)

Kavanozlar bu kadar mı basit süslenir... Daha güzellerini yapmak için fikir veriyor ama değil mi :)
Bir deeee... Şu fotoğraf çekimleri yok muuu.... :)

Eski bir dolabın ön tarafı; bahçe duvarında ne de güzel durmuş....

Bu fikri daha önce de paylaşmıştım... Plastik çocuk oyuncakları vardır ya böyle havyancıklar... Onları böyle boyayıp mumluklar yapmak...

 Minik obje koleksiyonları için eski bir çekmece böyle bölümlere ayrılarak güzel bir raf yapılabilir...

Banyoya bir daldan böyle bir havluluk.... Sevdim bu fikri :)

Bunların hepsi başka sitelerden alıntıymış...
Demek ki alıntı yapılan sitelerde benzer fikirler var... O sitelere girdikçe biraz daha kaybolacağım demektir...
Bu sitede daha çok sayfa var...
Birazını da başka bir güne bıraksam...
Bugünlük bu kadar yeter bence :)