Julie Garwood...
Bir kitabını, Güller ve Gelinler'i, 2014 yılında okumuşum...
Sevdiğim için başka kitaplarını da almak istediğimde, okuduğum kitabının aslında üç kitaplık bir serinin ikinci kitabı olduğunu görmüştüm :)
Baştan başladım...
1. Güllere Sor
"New York''taki dar sokakta terk edilmiş bir bebek bulan Clayborne
kardeşlerin hayatı birdenbire değişir. Bebeğe Mary Rose adını verip onu
bir leydi gibi yetiştirmek adına Montana, Blue Belle''e yönelirler.
Aralarında kan bağı olmasa da orada bir aile olurlar. Ancak ansızın
karşılarına çıkan bir yabancı onları ayırma tehdidi oluşturmaktadır...
Lord Harrison Stanford MacDonald belindeki silahla boş boş
gezinmektedir, fakat çok geçmeden özünde bir centilmen olduğunu
kanıtlar. Ağabeyler ona haydut bölgesinde nasıl hayatta kalacağını
öğretirler, Mary Rose ise derin ve ümitsiz bir tutkuyla onun kalbine
dokunur. Ancak kısa süre içinde yıkıcı gerçekler Mary Rose''un kendisi,
hayatı ve yeni keşfettiği aşkı hakkında bildiği her şeyi sorgulamasına
neden olur."
2. Güller ve Gelinler
"PEMBE BİR GÜL
Clayborne'ların en genci
olan Travis başına buyruk biridir. Tabii sevgili Rose Anne'sine asla
hayır diyememesini hesaba katmazsak. İşte Emily Finnegan'a Golden
Crest'e kadar eşlik etme nedeni de budur. Ancak bu yolculuk her ikisinin
de kaderini hayal dahi etmedikleri bir şekilde etkileyecektir.
"Tek kelimeyle cezbedici...� The Philadelphia Inquirer "Olağanüstü diyaloglar... Muhteşem karakterler.�
Rocky Mountain News
BEYAZ BİR GÜL
Yardıma
ihtiyaç duyan birine asla sırt çevirmeyen Douglas'ın bu özelliğini Blue
Belle'deki herkes bilmektedir. Zalimliği hoş görmeyen yapısı onu
savunmasızların kurtarıcısı haline getirmiştir. Ancak inatçı güzel
Isabel Grant ile karşılaşması belki de ilk kez iradesini sınamasına yol
açacaktır.
"Büyüleyici... Kesinlikle okunmaya değer." Romantic Times "Eğlenceli ve dokunaklı." BookPage
KIRMIZI BİR GÜL
Kitaplara
düşkünlüğüyle tanınan ve uzak diyarlara olan merakını okuyarak dindiren
kaçak köle Adam hayatından son derece hoşnuttur. Tabii bekâr olmaktan
da. İşte bu yüzden Rose Anne çekici Genevieve Perry'yi Montana'ya davet
eder. Acaba Adam kalbini bir kadına açarak kitaplarla ulaşamayacağı
gerçek özgürlüğün tadına varabilecek midir?"
3. Baharı Beklerken
"Cole Clayborne kandırılarak rozet sahibi olur ve Daniel Ryan tarafından
polis şefliği görevine getirilir. Elinde olsa bu sorumluluğu
reddedecektir ama Blackwater Çetesi yine iş başında olduğundan geri
planda kalamaz. Ryan iki senedir - bir banka soygununda karısını ve
kızını kaybettiğinden beri - çeteyi takip etmektedir ve meseleyi çözmesi
için onun yardımına ihtiyaç duymaktadır.
Rockford Falls Bankası soyulduğunda tanıklardan sadece biri sağ
kurtulmuştur. Fakat sorgulanmaktan korkan görgü tanığı ifade vermeye
yanaşmamaktadır. Bu kişinin kimliğine dair Cole’un ve Daniel’ın elinde
bulunan tek ipucu o öğleden sonra bankada işlem yapan üç kadının isminin
bulunduğu listedir. Hayatta kalmayı başarmış olan tanık aristokrat
Rebecca James midir yoksa sevimli Grace Winthrop mu? Peki ya baştan
çıkarıcı Jessica Summers?
Cole ve Ryan banka soygunu meselesini çözerken ve katillerin peşine
düşerken üç kadını da bir şekilde güvende tutmak zorundadırlar. Ancak
en büyük tehlike bu güzellerden birine kalplerini kaptırmalarıdır."
Özellikle ilk kitap oldukça kalın olmasına rağmen, her üçünü de, hele hele son kitabı, büyük bir merakla, kendimi kaptırarak okudum. Macera-Aşk hepsi birarada, çok sevdim bu üçlü seriyi :)
Henüz başka kitabını okumadım bu yazarın... Okunacaklar biraz azalsın, o zaman alırım :)
Okuma sıramı şaşırdım galiba, ama olsun, karışık olsun :)
Tess Gerritsen'den iki kitap okudum...
"Bir yanda büyük şehir hastanelerinin baş döndürücü kalabalığında
kazanılan deneyim ve başarılar; diğer yanda küçük bir kasabanın acil
servisinde, mezarlık vardiyası da denen sakin gece nöbetleri.
Bir yanda gece yarısı anlaşılamayan bir nedenle hastaneye
bırakıldıktan sonra kaybolan yaşlı bir adam; diğer yanda her şeyden
habersiz, patlamaya hazır birer saatli bomba gibi sokaklarda dolaşan
kadınlar.
Bir yanda bakıma muhtaç yaşlı bir anne, mutsuz bir kızkardeş ve
parçalanmak üzere olan bir aile;diğer yanda kuşkular üzerine kurulu,
kaçamak bir aşk.
Ve hepsinin ortasında tek başına bir kadın doktor: Toby Harper.
Başta mesleki itibarını kurtarmak için giriştiği onur mücadelesi, bir
süre sonra karanlık güçlerin de dahil olmasıyla, ölümcül bir kedi fare
oyununa dönüşüyor. Kayıp bir hastanın peşinde, kendisini tehlikenin tam
ortasında bulan Toby Harper’ın heyecan dolu hikâyesi beklenmedik sonuyla
kanınızı donduracak."
"Masum olduğu kanıtlanana kadar o bir suçluydu...
Miranda Wood evine geldiğinde, ayrılmak istediği yasak aşkını
yatağında ölü bulur. O şimdi insanların gözünde hem tanık hem de şüpheli
durumundadır. Kimliği belirsiz bir adam tarafından kefaleti ödendiğinde
ise dikkatleri daha da üzerine çeker.
Miranda suçsuzluğunu ispatlamak için çabaladıkça, kendisini
karanlık bir bataklığın içinde bulur. Şantaj ve sıra dışı skandallar
ortaya çıktıkça gerçeğe daha da yaklaştığını hisseden Miranda,
katil tarafından takip edildiğini fark eder. O, katil için büyük
bir tehlikedir ve bu tehlikenin ortadan kaldırılması gerekiyordur...
Masumiyetini kanıtlamak için verdiği mücadelede sevgilisinin
hayatına dair öğrendiği sırlar Miranda''nın kurtuluşu olabilecek midir?"
Bir ara rastladığım kampanyadan aldığım üçlü kitaptan birini nihayet okudum. Yeni tanıştığım bir yazar. Maria Force.
"Gansett Adası’nda tek çocuğuyla yaşayan ve çevresi tarafından çirkin
iftiralara maruz kalan dul bir kadının hayatı, bir trafik kazasıyla
tamamen değişir. Bisikletiyle işine gitmek üzereyken bir arabanın
kendisine çarpmasıyla çalışamayacak hale gelen Maddie, tahmin bile
edemeyeceği gelişmelerle karşılaşır.
Varlıklı ve tanınmış bir ailenin en büyük oğlu Mac, bir hapishane
olarak gördüğü ve üniversite bahanesiyle ayrıldığı adaya ailevi bir
meseleden dolayı geçici süreliğine dönüş yapar. Doğup büyüdüğü yere
adımını attıktan dakikalar sonra yaşadığı bir olay, genç adamın adaya
dair düşüncelerini tamamen değiştirir.
Gansett Adası, farklı hayatlara sahip iki insana kimi zaman yürekleri burkan kimi zaman yüzleri gülümseten
bir oyun hazırlığındadır…"
Sevdim bu yazarı da... İnsanı en başından yakalayıp alıp götüren cinsten :)
Veee.... En sevdiklerimden, hatta Türk yazarlarımızdan en sevdiğim diyebilirim :)
Naşide Gökbudak... (annem de çok seviyor kitaplarını)
"Birbirinden farklı dört kadın. Dört ayrı dünya, dört ayrı hayat…
Biri Anadolu’nun bağrından kopup gelmiş, bir diğeriyse İtalya’daki
hayatını bırakmış; biri dini yüzünden yaşadığı sıkıntıları unutmaya
çalışıyor, bir diğeri ise kocasını kaybetmek üzere.
Bu dört kadının tek ortak noktası, İstanbul’un Üsküdar semtindeki lüks bir apartman.
Birbirine komşu olan bu dört farklı kültürden kadının hikâyelerini
okudukça size tanıdık gelecek bir şeyler mutlaka bulacaksınız."
Annemin eline Debbie Macomber'in ilk serisi olan 10 kitaplık Blossom sokağı serisini tutuşturdum, pek sevdi, son kitaba gelmiş bile :))
Daha kitaplığımda okunacak çoook.... Hepsi Burada.com favori listemde alınacak çooook kitabım var :)) Hatta bugün yazıcıma kartuş siparişi verirken dayanamadım, Elena Ferrante'nin Napoli Romanlarının dört kitabını birden sipariş verdiiim :)))
Kitaplar... Kitaplar.... Kitaplar....
Kitaplar... Kitaplar... Ben de sizin gibiyim, asla doymuyorum. Okunacak çok kitabım var. Ama kitap almaya doymuyorum. Sadece, ben sizin gibi hızlı okuyamıyorum. Kendime yaratabildiğim küçük zamanlara sıkıştırıyorum bu keyfi. Sevgiler...
YanıtlaSil