Gene bir yastık yüzü bittiğinde akşam kitabım da bitti :))
Ama bu son yastık yüzüydü :)
Şimdiden sonrası battaniye...
O bitene kadar birkaç kitap biter herhalde :))
İlk defa okuduğum yazar ikilisi...
Çok sürükleyici... Hele sonlara doğru elimden bırakamadım...
İki kızkardeşmiş yazarlar, diğer kitaplarına da bakmalıyım :)
Tanıtım yazısını gene kopyalıyorum buraya :)
"Beş farklı ceset… Beş farklı yer… Beş farklı kadın…
Aynı katil tarafından öldürülmüş olmaları dışındaki tek ortak
noktaları, sarışın olmalarıydı. Birbirleriyle olan bağlantılarındansa
kimsenin haberi yoktu. Ta ki gazeteci Matt Owens, gözlerini bir anlığına
kız kardeşinden ayırana kadar…
Miami Beach’te yaşayan kardeşini ziyarete gelen Mandy Owens, bir
gece kulübünde eğlendikleri sırada aniden ortadan kaybolur. Çok geçmeden
eski bir otel odasında cesedi bulunduğunda, suçluluk duygusuyla
mücadele eden Matt’in elinde katile ulaşmak için tek bir ipucu vardır.
Kaçırıldığı saatlerde kız kardeşinin iPod’una yüklenmiş olan tüyler
ürpertici bir şarkı ve onun sözleri.
Paris’te bir sevgili... Başını kestim...
Matt, bu ipucunun Paris’te işlenmiş bir cinayeti işaret ettiğini fark ettiğinde kendini kusursuzca kurgulanmış bir bulmacanın
içinde bulur. Peki, bir sonraki kurbanını seçmeden önce bu saplantılı katilin aklını okuyabilecek kadar zeki midir?
Artık duyduklarınıza inanmayın. Bu oyunda hiçbir nota, hiçbir şarkı göründüğü kadar masum değil.
“Bu katilin hastalıklı aklının içine girdiğinizde çok şaşıracak ve
bu kitaptan sonra şarkılara bir daha aynı gözle bakamayacaksınız.”"
Keyifli okumalar....
29 Şubat 2016 Pazartesi
28 Şubat 2016 Pazar
Ve Pazar Keyfimiz... :)
Bu Bıdığın pazar keyfi... :))
Solda görünen onun battaniyesi ve yeri...
Ama onun keyif seçimi belli işte :))
Ben mi...
Ben battaniye örmeye başladım... :)
Ama şu ilk sıra yok mu tığ işinde, hani düz örgünün zincir üzerine ilk sırası :(
Hele bir de battaniye başlangıcıysa.... bitmek bilmiyooor :(
Neyse işte işin keyifli tarafı, renk renk birkaç sıra ördüm bile :)
Ör ör bitmeyecek gibi, hadi hayırlısı diyelim :)
V örgüsüymüş bunun adı, çok basit ama görünüşü güzel oluyor. Hatta bakmadan bile örülür, tam tv karşısı işi, ama benimkiler lif ipi ya, çift kat, o nedenle bakmadan olmuyor :(
Şemasını da vereyim, belki lazım olur :)
Hadi bana kolay gelsiiiin :)
Solda görünen onun battaniyesi ve yeri...
Ama onun keyif seçimi belli işte :))
Ben mi...
Ben battaniye örmeye başladım... :)
Ama şu ilk sıra yok mu tığ işinde, hani düz örgünün zincir üzerine ilk sırası :(
Hele bir de battaniye başlangıcıysa.... bitmek bilmiyooor :(
Neyse işte işin keyifli tarafı, renk renk birkaç sıra ördüm bile :)
Ör ör bitmeyecek gibi, hadi hayırlısı diyelim :)
V örgüsüymüş bunun adı, çok basit ama görünüşü güzel oluyor. Hatta bakmadan bile örülür, tam tv karşısı işi, ama benimkiler lif ipi ya, çift kat, o nedenle bakmadan olmuyor :(
Şemasını da vereyim, belki lazım olur :)
Hadi bana kolay gelsiiiin :)
27 Şubat 2016 Cumartesi
25 Şubat 2016 Perşembe
Gündemde Nine Kareleri Olunca....
Bakın neye rastladım :))
Bunun da minyatürünü yapmış ya hatun... Pes doğrusu :))
Denemeye bile kalkışmam :))
Bunun da minyatürünü yapmış ya hatun... Pes doğrusu :))
Denemeye bile kalkışmam :))
24 Şubat 2016 Çarşamba
Neye Niyet Neye Kısmet...
Hep diyorum ya, ben sabırsızım diye, hep öyleydim :)
Gençliğimde de heveslenip en kolayından motif motif battaniye yapmaya heveslenip, iki renkten kare kare örmeye başlamıştım :)
Ne mi oldu... Sıkılıp bırakınca öylece kalmıştı... ama ziyan mı oldu, yoooo :))
Bebek battaniyesi olacak kadar büyümüştü, altına bir pazen astar... tamam işte :)
Benim oğluşlarıma... Yani yeğenlerime...
1980 de doğduğunda büyüğü kullandı, 1985 te doğan küçüğüne de kaldı. Sonra ne oldu bilmiyorum :))
Demin başka birşey ararken buldum bu resmi :)
Yıllar ne çabuk geçiyor...
Kocamaaan adam oldu ikisi de :)
Gençliğimde de heveslenip en kolayından motif motif battaniye yapmaya heveslenip, iki renkten kare kare örmeye başlamıştım :)
Ne mi oldu... Sıkılıp bırakınca öylece kalmıştı... ama ziyan mı oldu, yoooo :))
Bebek battaniyesi olacak kadar büyümüştü, altına bir pazen astar... tamam işte :)
Benim oğluşlarıma... Yani yeğenlerime...
1980 de doğduğunda büyüğü kullandı, 1985 te doğan küçüğüne de kaldı. Sonra ne oldu bilmiyorum :))
Demin başka birşey ararken buldum bu resmi :)
Yıllar ne çabuk geçiyor...
Kocamaaan adam oldu ikisi de :)
23 Şubat 2016 Salı
Elimdeki Motifler... :)
Sanırım son yastık motifimdir bu başladığım...
Sıkılmaya başladım çünkü :)))
Klasik nine kareleri örüyorum birleştirerek...
Birer yastıklık ördüğüm motifler şimdilik hobi odamda bekleşiyorlar...
Daha ne kadar beklerler... İşte orası meçhul :))
Haaa... Bir de bunlara takım olacak bir battaniye örmem gerek gibi :))
Olur mu olur, örer miyim örerim :))
Sıkılmaya başladım çünkü :)))
Klasik nine kareleri örüyorum birleştirerek...
Birer yastıklık ördüğüm motifler şimdilik hobi odamda bekleşiyorlar...
Daha ne kadar beklerler... İşte orası meçhul :))
Haaa... Bir de bunlara takım olacak bir battaniye örmem gerek gibi :))
Olur mu olur, örer miyim örerim :))
22 Şubat 2016 Pazartesi
Bir Yastık Yüzü... Bir Kitap :)
İkisi birden bitti bu defa :))
Hani "mısır patlattım, lale oldu" motifi vardı ya, onunla ördüğüm yastık yüzü sabrımın bitmesiyle bitti :))
Veeee... Biten kitap... Debbie Macomber'in ilk serisi Blossom sokağı serisinin 10. kitabı...
Bu seriden daha kitap çıkacak mı bilemiyorum :(
Çünkü seri Martı Yayınları ile başladı...
8. kitapta bitti dedik, ancak Epsilon'dan 9. kitap çıktı...
Derken Novella'dan Cedar Cove serisi başladı...
O arada gene Epsilon'dan Sedir Koyu dizisi olarak iki kitap çıktı Gül Limanı Oteli ve Gül Limanı Oteli Çiçekler İçinde diye - ki bunların çoook sonra çıkması gerek gibi kişilere bakılırsa-....
Derken gene ilk seri Blossom sokağından Bir Buket Aşk...
Azıcık karıştık gibi :))
Gene de seviyorum ben bu serileri... Hani hiç bitmeyecekmiş gibi süren kasaba dizileri vardır (bizde kalmadı da, Avrupa da yıllar yılı süren diziler var böyle), işte onlar gibi, gözünde canlanıyor karakterler neredeyse... Ya da bana öyle geliyor :))
İşte yeni haftaya böyle, yeni bir motif ve yeni bir kitapla başladım...
Yeni motifim mi... yarın :))
Hani "mısır patlattım, lale oldu" motifi vardı ya, onunla ördüğüm yastık yüzü sabrımın bitmesiyle bitti :))
Veeee... Biten kitap... Debbie Macomber'in ilk serisi Blossom sokağı serisinin 10. kitabı...
Çünkü seri Martı Yayınları ile başladı...
8. kitapta bitti dedik, ancak Epsilon'dan 9. kitap çıktı...
Derken Novella'dan Cedar Cove serisi başladı...
O arada gene Epsilon'dan Sedir Koyu dizisi olarak iki kitap çıktı Gül Limanı Oteli ve Gül Limanı Oteli Çiçekler İçinde diye - ki bunların çoook sonra çıkması gerek gibi kişilere bakılırsa-....
Derken gene ilk seri Blossom sokağından Bir Buket Aşk...
Azıcık karıştık gibi :))
Gene de seviyorum ben bu serileri... Hani hiç bitmeyecekmiş gibi süren kasaba dizileri vardır (bizde kalmadı da, Avrupa da yıllar yılı süren diziler var böyle), işte onlar gibi, gözünde canlanıyor karakterler neredeyse... Ya da bana öyle geliyor :))
İşte yeni haftaya böyle, yeni bir motif ve yeni bir kitapla başladım...
Yeni motifim mi... yarın :))
19 Şubat 2016 Cuma
Biten Bir Kitabın Daha Ardından...
Hiç tanımadığım yazarların kitaplarını alırken tanıtım yazısı ilginç gelse de aslında biraz çekiniyorum...
Neyse, öyle aldığım bir kitap daha güzel çıktı :)
Yaşama dair dersler...
Sevdim :)
İşte tanıtım yazısı...
"Hiçbir yaranın kabuğu diğerine benzemez."
Millie’nin hayatı bir gece alt katta çıkan yangınla altüst olur. Kendisini dışarı atmadan önce yangından hangi eşyalarını kurtarması gerektiğini düşünür. İşte o sırada, manevi değeri olan hiçbir eşyasının olmadığını, ne bir anısının, ne de haber verecek kimsesinin olduğunu anlar.
Bir lisede öğretmenlik yapan Mariette, kendisini sürekli suçlayıp aşağılayan kocası ve sorunlu öğrencileri arasında sıkışıp kalmış bir kadındır. Haftada iki kez gittiği psikiyatrist de sorunlarına çözüm bulamaz. Sabrının taştığı bir gün öğrencisine sert bir tokat atıp merdivenlerden tehlikeli bir şekilde düşmesine neden olur.
Mike karısından ayrılıp artık sokaklarda yaşamaya başlamıştır. Bu duruma gelmesinin sebebi olan eski karısını ne kadar çok düşünürse o kadar çok acı çekeceğinin farkındadır. Tek korkusu sundurmasına sığındığı apartman sakinlerinin onu kovma ihtimalidir.
Kendilerini aşılamaz bir duvarın dibinde gören, zorlukların girdabında çaresizce dönüp dolaşan Mariette, Millie ve Mike’ın hayatı, günün birinde, Jean adında esrarengiz bir adamın açtığı ‘Mucizeler Atölyesi’nde kesişir. Parçalanmış ruhları atölyesinde tamir ederek eski mutlu günlerine dönmelerini sağlayan Jean’ın sırrı neydi?"
Bu defa kitapla birlikte bitmedi yeni yastık yüzü :)))
Okumaya başladığım kitap Debbie Macomber'in ilk serisi olan Blossom Sokağının 10. kitabı, nedense şimdi çıkmış... Epsilon yayınlarından... Zaten Novella yayınlarından çıkan şu andaki seri Cedar Cove serisinin devamı niteliğinde Gül Limanı Oteli ve Gül Limanı Oteli Çiçekler İçinde adlı iki kitabı da Epsilon yayınlarından çıkmıştı :))
Yani biraz karıştık :))
Evde temizlik yapıldı, Nurcan şimdi ütüde, ben burada :))
Tertemiz, huzur, sağlık dolu bir hafta sonu dileğiyle...
Neyse, öyle aldığım bir kitap daha güzel çıktı :)
Yaşama dair dersler...
Sevdim :)
İşte tanıtım yazısı...
"Hiçbir yaranın kabuğu diğerine benzemez."
Millie’nin hayatı bir gece alt katta çıkan yangınla altüst olur. Kendisini dışarı atmadan önce yangından hangi eşyalarını kurtarması gerektiğini düşünür. İşte o sırada, manevi değeri olan hiçbir eşyasının olmadığını, ne bir anısının, ne de haber verecek kimsesinin olduğunu anlar.
Bir lisede öğretmenlik yapan Mariette, kendisini sürekli suçlayıp aşağılayan kocası ve sorunlu öğrencileri arasında sıkışıp kalmış bir kadındır. Haftada iki kez gittiği psikiyatrist de sorunlarına çözüm bulamaz. Sabrının taştığı bir gün öğrencisine sert bir tokat atıp merdivenlerden tehlikeli bir şekilde düşmesine neden olur.
Mike karısından ayrılıp artık sokaklarda yaşamaya başlamıştır. Bu duruma gelmesinin sebebi olan eski karısını ne kadar çok düşünürse o kadar çok acı çekeceğinin farkındadır. Tek korkusu sundurmasına sığındığı apartman sakinlerinin onu kovma ihtimalidir.
Kendilerini aşılamaz bir duvarın dibinde gören, zorlukların girdabında çaresizce dönüp dolaşan Mariette, Millie ve Mike’ın hayatı, günün birinde, Jean adında esrarengiz bir adamın açtığı ‘Mucizeler Atölyesi’nde kesişir. Parçalanmış ruhları atölyesinde tamir ederek eski mutlu günlerine dönmelerini sağlayan Jean’ın sırrı neydi?"
Bu defa kitapla birlikte bitmedi yeni yastık yüzü :)))
Okumaya başladığım kitap Debbie Macomber'in ilk serisi olan Blossom Sokağının 10. kitabı, nedense şimdi çıkmış... Epsilon yayınlarından... Zaten Novella yayınlarından çıkan şu andaki seri Cedar Cove serisinin devamı niteliğinde Gül Limanı Oteli ve Gül Limanı Oteli Çiçekler İçinde adlı iki kitabı da Epsilon yayınlarından çıkmıştı :))
Yani biraz karıştık :))
Evde temizlik yapıldı, Nurcan şimdi ütüde, ben burada :))
Tertemiz, huzur, sağlık dolu bir hafta sonu dileğiyle...
18 Şubat 2016 Perşembe
Mısırlar Patladı... Lale Oldu ... :))
Ne zamandır bu örneği yapmak istiyordum :))
Bir yastık yüzü de böyle olsun dedim ve başladım :)
Hava güzel ya... Balkondaki masama yayılmış vaziyetteyim :)
Bu arada bir pratik fikir daha öğrendim :)
Özellikle böyle sıra sıra renkli örerken, bazen ilmeği bir tarafta bırakıp, diğer taraftan başlıyoruz...
O bıraktığımız ilmek kaçmasın diye özel bir ciciler var ama, olmayınca böyle bir şey uydurmuşlar, ben de kullanıyorum :)
Dün yazamadım... :(
Sabahtan arkadaşım Hayat ile kahveye inmiştik, dönüşte alışverişte yaptım, öğleden sonra gelebildim eve. Mutfakta yemek hazırlıyayım derken nasıl olduysa dizlerimin üzerine yere düştüm, sol ayak parmaklarım öne doğru çok kötü kıvrıldı :(
Çok acıdı, bütün gece ağrıdı-zonkladı... Sabaha karşı geçmeye başladıda uyudum :(
Şimdi fena değil, demek ki kırık-çatlak yok :))
İşlere devam... Başka kim yapacak kiii ...
Sevgiyle kalın, sağlıkla kalın :)
Bir yastık yüzü de böyle olsun dedim ve başladım :)
Hava güzel ya... Balkondaki masama yayılmış vaziyetteyim :)
Bu arada bir pratik fikir daha öğrendim :)
Özellikle böyle sıra sıra renkli örerken, bazen ilmeği bir tarafta bırakıp, diğer taraftan başlıyoruz...
O bıraktığımız ilmek kaçmasın diye özel bir ciciler var ama, olmayınca böyle bir şey uydurmuşlar, ben de kullanıyorum :)
Dün yazamadım... :(
Sabahtan arkadaşım Hayat ile kahveye inmiştik, dönüşte alışverişte yaptım, öğleden sonra gelebildim eve. Mutfakta yemek hazırlıyayım derken nasıl olduysa dizlerimin üzerine yere düştüm, sol ayak parmaklarım öne doğru çok kötü kıvrıldı :(
Çok acıdı, bütün gece ağrıdı-zonkladı... Sabaha karşı geçmeye başladıda uyudum :(
Şimdi fena değil, demek ki kırık-çatlak yok :))
İşlere devam... Başka kim yapacak kiii ...
Sevgiyle kalın, sağlıkla kalın :)
16 Şubat 2016 Salı
Umut Bitti... Yastık Yüzü Bitti...
Gene aynı şey oldu :))
Kitabımla birlikte bir yastık yüzü daha bitti :))
Kitapta zaman bir ileri bir geri, bir ileri bir geri olunca karakterleri filan karıştırıyorum, gerilere gözatmak zorunda kalıyorum... Yaşlandım mı ne :))))
İşte kitabın tanıtım yazısı...
"Osmanlı’nın gözdesi Bosna bir imza ile elden çıkarken,
Kulin ailesi Bosna''dan İstanbul''a göç ediyor, çöken imparatorluğun son maliye nazırı Ahmet Reşat sürgüne gidiyordu.
Sabahat ile Aram''ın aşkı ise tehcir olaylarının acısına yenik düşmeyecekti.
Yeni bir cumhuriyet, yeni bir şehir ve yeni bir yuva kurulurken hayat hep akan bir suydu Sitare, Muhittin ve herkes için...
Savaşlar, yıkımlar, sürgünlerin ardından Umut geliyor. Umut "Hayat Akan Bir Sudur"''da Kulin, Veda ile başladığı Osmanlı ailelerinin yaşamına, bu kez de Cumhuriyetin yeni kurulmakta olduğu sancılı yıllarda tanıklık ediyor. Akıp gitmekte olan günlük hayat derinden değişmekte, bu değişim aşklara, dostluklara, aile ilişkilerine, her şeye yansımaktadır."
Kitabımla birlikte bir yastık yüzü daha bitti :))
Kitapta zaman bir ileri bir geri, bir ileri bir geri olunca karakterleri filan karıştırıyorum, gerilere gözatmak zorunda kalıyorum... Yaşlandım mı ne :))))
İşte kitabın tanıtım yazısı...
"Osmanlı’nın gözdesi Bosna bir imza ile elden çıkarken,
Kulin ailesi Bosna''dan İstanbul''a göç ediyor, çöken imparatorluğun son maliye nazırı Ahmet Reşat sürgüne gidiyordu.
Sabahat ile Aram''ın aşkı ise tehcir olaylarının acısına yenik düşmeyecekti.
Yeni bir cumhuriyet, yeni bir şehir ve yeni bir yuva kurulurken hayat hep akan bir suydu Sitare, Muhittin ve herkes için...
Savaşlar, yıkımlar, sürgünlerin ardından Umut geliyor. Umut "Hayat Akan Bir Sudur"''da Kulin, Veda ile başladığı Osmanlı ailelerinin yaşamına, bu kez de Cumhuriyetin yeni kurulmakta olduğu sancılı yıllarda tanıklık ediyor. Akıp gitmekte olan günlük hayat derinden değişmekte, bu değişim aşklara, dostluklara, aile ilişkilerine, her şeye yansımaktadır."
15 Şubat 2016 Pazartesi
Sevgililer.....
Sevgili...
Hani şekerli-tarçınlı-çiçekli-böcekli..... gibi değil mi...
Sevgili... Yani içinde sevgi olan...
Sevgililer günü...
İçinde sevgi olanların günü o zaman :)
Benim sayfalarımı takip edenler de sevgili yani... sevmeseler ne işleri var burada :))
Yani...
Yani benim tek sevgilim yok, biiir sürü sevgilim var, yani sizler, içleri sevgi dolu sizler, iyi ki varsınız, varlığınız zor günlerimde hep destek oldu, zorlandığım zamanlarda hevesim oldunuz :)
Sizleri hep yanımda hissettim, hiç tanımadıklarım dahil...
Ve...
Sevginin sembolü kalpler...
En sevdiğim figür biliyorsunuz :)
Sevgililer günü için kendime minik bir kalp yaptım, en sevdiğim sevgili benim çünkü :)))
E tabi... insan önce kendini sevecek ki, sevmeyi bilsin, başkalarına yansıtabilsin sevdiğini :)
Sonra sevgili fincanıma kalpli bir kılıf ördüm, sevgiyle sarılsın diye :)
Kahve içmeye gelecek sevgililerimi kıskandırayım ... :))
Dünyayı sevgi sarsın hayaliyle yaptığım minik sevgi insancıklarının sarmaladığı kaseyi bir sevgiliden gelen çikolatalarla doldurdum :)
Dileğim daha çoook sevgiliyle karşılaşmak, tanışmak, birlikte eğlenmek...
Ve tüm sevgililerime bütün güzellikleri diliyorum...
Hepiniz sevgiyle kalın :)
Hani şekerli-tarçınlı-çiçekli-böcekli..... gibi değil mi...
Sevgili... Yani içinde sevgi olan...
Sevgililer günü...
İçinde sevgi olanların günü o zaman :)
Benim sayfalarımı takip edenler de sevgili yani... sevmeseler ne işleri var burada :))
Yani...
Yani benim tek sevgilim yok, biiir sürü sevgilim var, yani sizler, içleri sevgi dolu sizler, iyi ki varsınız, varlığınız zor günlerimde hep destek oldu, zorlandığım zamanlarda hevesim oldunuz :)
Sizleri hep yanımda hissettim, hiç tanımadıklarım dahil...
Ve...
Sevginin sembolü kalpler...
En sevdiğim figür biliyorsunuz :)
Sevgililer günü için kendime minik bir kalp yaptım, en sevdiğim sevgili benim çünkü :)))
E tabi... insan önce kendini sevecek ki, sevmeyi bilsin, başkalarına yansıtabilsin sevdiğini :)
Sonra sevgili fincanıma kalpli bir kılıf ördüm, sevgiyle sarılsın diye :)
Kahve içmeye gelecek sevgililerimi kıskandırayım ... :))
Dünyayı sevgi sarsın hayaliyle yaptığım minik sevgi insancıklarının sarmaladığı kaseyi bir sevgiliden gelen çikolatalarla doldurdum :)
Dileğim daha çoook sevgiliyle karşılaşmak, tanışmak, birlikte eğlenmek...
Ve tüm sevgililerime bütün güzellikleri diliyorum...
Hepiniz sevgiyle kalın :)
12 Şubat 2016 Cuma
Motif Ortası...
Ben yeni öğrendim sayılır :)))
Motif başlarken zincir çekip halka yaparız ya...
Bazı motiflere büyük gelir o zincirli halka, ortada kocaman delik olur... :(
Bilenler biliyordur da, benim gibi bilmeyenler için pratik halka yapımı...
Halka üzerine ayakları doldurduktan sonra serbest kalan ipi çekince hepsi bir güzel sıkışıyor, ortada minicik bir delik kalıyor :)
Bu sağ elle örenler için...
Benim gibi sol elle örenler için çeviriverdim :))
Yalnız... Halkayı sıkıştırdıktan sonra o ipi iyice düğümleyin ilmeğin tekine, yoksa gevşer, hatta açılır...
Ben bunu yeni öğrendiğimde kalın iplerle motifler yapıp battaniye örmüştüm, İpi düğümlemeden kalan kısmını kesmiştim. Battaniyeyi ilk kullandığımda biir sürü motif ortası söküldü :(
Orta ilmekleri tek tek başka iple toplayıp düğümlemek zorunda kalmıştım :(
Mutlu bir hafta sonu diliyorum :)
Motif başlarken zincir çekip halka yaparız ya...
Bazı motiflere büyük gelir o zincirli halka, ortada kocaman delik olur... :(
Bilenler biliyordur da, benim gibi bilmeyenler için pratik halka yapımı...
Halka üzerine ayakları doldurduktan sonra serbest kalan ipi çekince hepsi bir güzel sıkışıyor, ortada minicik bir delik kalıyor :)
Bu sağ elle örenler için...
Benim gibi sol elle örenler için çeviriverdim :))
Yalnız... Halkayı sıkıştırdıktan sonra o ipi iyice düğümleyin ilmeğin tekine, yoksa gevşer, hatta açılır...
Ben bunu yeni öğrendiğimde kalın iplerle motifler yapıp battaniye örmüştüm, İpi düğümlemeden kalan kısmını kesmiştim. Battaniyeyi ilk kullandığımda biir sürü motif ortası söküldü :(
Orta ilmekleri tek tek başka iple toplayıp düğümlemek zorunda kalmıştım :(
Mutlu bir hafta sonu diliyorum :)
11 Şubat 2016 Perşembe
Motif Birleştirme...
En zoruma giden şey bu işte :))
Yastık olunca dikerek birleştirdim, daha kolayıma geliyor ve sanki daha düzgün oluyor.
Ama daha büyük parçalarda dikmek hem zor hem de pek kullanışlı olmuyor, sökülebiliyor :(
Bugün internetten birleştirme şekillerine göz atıp paylaşayım dedim... :)
Resimlerin üzerine tıklarsanız resimleri indirdiğim yeri bulur, oradan siteye bağlantı kurabilirsiniz :)
Sanırım temel birleştirmeler bunlar...
Baktıkça heveslendiriyorlar değil mi :))
Örenlere kolay gelsiiin :)
Ben de motiflerimin yanına gideyim :)
Yastık olunca dikerek birleştirdim, daha kolayıma geliyor ve sanki daha düzgün oluyor.
Ama daha büyük parçalarda dikmek hem zor hem de pek kullanışlı olmuyor, sökülebiliyor :(
Bugün internetten birleştirme şekillerine göz atıp paylaşayım dedim... :)
Resimlerin üzerine tıklarsanız resimleri indirdiğim yeri bulur, oradan siteye bağlantı kurabilirsiniz :)
Sanırım temel birleştirmeler bunlar...
Baktıkça heveslendiriyorlar değil mi :))
Örenlere kolay gelsiiin :)
Ben de motiflerimin yanına gideyim :)
10 Şubat 2016 Çarşamba
Patlaşmış Mısır Modaymış... :)
9 Şubat 2016 Salı
Motifler ve Kitaplar...
Sanki her ikisi de aynı zamanda bitiyor, yenilerine geçiyorum :))))
Elimdeki motif te bir yastıklık (hatta küçük bir yastıklık) oldu, bitirdim :)
Yastık haline gelmeden görücüye çıkmıyorlar :))
Bugün yeni bir motife başlıyorum, yarın bir örneğini paylaşırım tabii :)
Elimdeki kitap ta bitti dün gece ...
Çeşitli nedenlerle memleketlerinden çıkıp Yunanistan'ın küçük bir adasında tesadüfen karşılaşan dört kişinin romanı...
Güzeldi...
Tanıtım yazısı daha açıklayıcı sanırım :))
"Yıldızlı ve Yağmurlu Geceler" ani bitişlerin, aynı zamanda da ani başlangıçların romanı… Küçük bir Yunan adasında birbirleriyle daha önce tanışmayan dört insan hayatlarını paylaşıyorlar bu romanda. Gezmek, yaşadıkları hayattan uzaklaşmak ya da yeni bir hayata başlamak için geldikleri adada, kendileriyle ve gerçeklerle yüzleşiyorlar, birbirleriyle dost oluyorlar. Bir de onların hikâyelerine dinleyici olan, bu arada kendi hüzünlerini de kıyıdan köşeden ortaya koyan adanın yerlisi, tavernacı Andreas var.
Andreas oğlunu Amerika’ya kaptırmış, yalnız bir adam. Elsa, sevdiği erkekten kaçarken televizyonculuk mesleğini de terk etmiş Alman bir genç kadın. Fiona, kaba ve duyarsız sevgilisiyle geldiği adada aniden tek başına kalan İrlandalı bir hemşire. David babasının işini sürdürmek istemediği için ailesinden kabul görmeyen bir İngiliz delikanlısı. Thomas, oğluna çok düşkün eşinden ayrı bir Amerikalı. Tabiî bir de adaya çok önceleri yerleşmiş İrlandalı Vonni var. Herkesin omzuna yaslandığı sıcak ve yakın bir dost…"
Güzel bir gün dileğiyle...
Elimdeki motif te bir yastıklık (hatta küçük bir yastıklık) oldu, bitirdim :)
Yastık haline gelmeden görücüye çıkmıyorlar :))
Bugün yeni bir motife başlıyorum, yarın bir örneğini paylaşırım tabii :)
Elimdeki kitap ta bitti dün gece ...
Çeşitli nedenlerle memleketlerinden çıkıp Yunanistan'ın küçük bir adasında tesadüfen karşılaşan dört kişinin romanı...
Güzeldi...
Tanıtım yazısı daha açıklayıcı sanırım :))
"Yıldızlı ve Yağmurlu Geceler" ani bitişlerin, aynı zamanda da ani başlangıçların romanı… Küçük bir Yunan adasında birbirleriyle daha önce tanışmayan dört insan hayatlarını paylaşıyorlar bu romanda. Gezmek, yaşadıkları hayattan uzaklaşmak ya da yeni bir hayata başlamak için geldikleri adada, kendileriyle ve gerçeklerle yüzleşiyorlar, birbirleriyle dost oluyorlar. Bir de onların hikâyelerine dinleyici olan, bu arada kendi hüzünlerini de kıyıdan köşeden ortaya koyan adanın yerlisi, tavernacı Andreas var.
Andreas oğlunu Amerika’ya kaptırmış, yalnız bir adam. Elsa, sevdiği erkekten kaçarken televizyonculuk mesleğini de terk etmiş Alman bir genç kadın. Fiona, kaba ve duyarsız sevgilisiyle geldiği adada aniden tek başına kalan İrlandalı bir hemşire. David babasının işini sürdürmek istemediği için ailesinden kabul görmeyen bir İngiliz delikanlısı. Thomas, oğluna çok düşkün eşinden ayrı bir Amerikalı. Tabiî bir de adaya çok önceleri yerleşmiş İrlandalı Vonni var. Herkesin omzuna yaslandığı sıcak ve yakın bir dost…"
Güzel bir gün dileğiyle...
8 Şubat 2016 Pazartesi
Yine Yeni Bir Motif... :)
Ve yeni bir yastık olacak tabii :)
Başladık...
Böyle birşey...
Biraz daha eklesem daha iyi görebilirsiniz sanırım :)
Eklediiim :)
Şimdi nasıl ?
Ben değiiil... Motifiiim :))))
Ya da Bıdık :))
Örneğini internetten buldum, yapmak isterseniz eğer... çok ta kolay...
Bu motif işi sardı beni :)
Bol bol yastıklanacağız bu gidişle... Tabii yastıklarını dikersem :))
Not: Bu yayınım 2000. imiiş :))
Başladık...
Böyle birşey...
Biraz daha eklesem daha iyi görebilirsiniz sanırım :)
Eklediiim :)
Şimdi nasıl ?
Ben değiiil... Motifiiim :))))
Ya da Bıdık :))
Örneğini internetten buldum, yapmak isterseniz eğer... çok ta kolay...
Bu motif işi sardı beni :)
Bol bol yastıklanacağız bu gidişle... Tabii yastıklarını dikersem :))
Not: Bu yayınım 2000. imiiş :))
Kaydol:
Kayıtlar
(
Atom
)