Cumhuriyet Başsavcısı....
Lozan'da doktora yaptıktan sonra Atatürk tarafından 'Hukuk Reformu yapmakla' görevlendirilen Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, savcılar için 'Cumhuriyet Savcısı' unvanının isim babasıdır. Ata'nın huzurunda 'Hukuk Reformu' için fikir fırtınası yapılırken, Bozkurt çok tepki alır ve sıkıştırılır:
'Neden sadece savcılara Cumhuriyet Savcısı denilir?
Cumhuriyet Başbakanı,
Cumhuriyet Bakanı,
Cumhuriyet Müsteşarı,
Cumhuriyet Valisi,
Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da,
Neden Cumhuriyet Savcısı?
Savcılara neden bu imtiyaz?
Atatürk, Bozkurt'a 'Ne diyorsun?' diye sorar.
Bozkurt'un cevabı çok net olur:
'Çünkü öyle zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı soracak olan Cumhuriyet Savcısı'dır.'
Atatürk, gülümseyerek hoşnut kaldığını belli eder. 'Devam et Bozkurt' der.
Cumhuriyet Savcısının bu cumhuriyeti korumak ve kollamak yetkisi hukuk reformuna ve Atatürk'ün yorumuna kadar uzanır.
Bugün Cumhuriyet Başsavcısı üzerinde şimşekler çaktırılırken, bu anının bir kez daha yazılması gerekliydi.
Lozan'da doktora yaptıktan sonra Atatürk tarafından 'Hukuk Reformu yapmakla' görevlendirilen Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, savcılar için 'Cumhuriyet Savcısı' unvanının isim babasıdır. Ata'nın huzurunda 'Hukuk Reformu' için fikir fırtınası yapılırken, Bozkurt çok tepki alır ve sıkıştırılır:
'Neden sadece savcılara Cumhuriyet Savcısı denilir?
Cumhuriyet Başbakanı,
Cumhuriyet Bakanı,
Cumhuriyet Müsteşarı,
Cumhuriyet Valisi,
Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da,
Neden Cumhuriyet Savcısı?
Savcılara neden bu imtiyaz?
Atatürk, Bozkurt'a 'Ne diyorsun?' diye sorar.
Bozkurt'un cevabı çok net olur:
'Çünkü öyle zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı soracak olan Cumhuriyet Savcısı'dır.'
Atatürk, gülümseyerek hoşnut kaldığını belli eder. 'Devam et Bozkurt' der.
Cumhuriyet Savcısının bu cumhuriyeti korumak ve kollamak yetkisi hukuk reformuna ve Atatürk'ün yorumuna kadar uzanır.
Bugün Cumhuriyet Başsavcısı üzerinde şimşekler çaktırılırken, bu anının bir kez daha yazılması gerekliydi.
Değişik bir patik...
Yazısında bu patik tığ ile örülmüş diyor ama bana şiş ile örülüp tığ ile tamamlanmış gibi geldi, tarifi yok ama değişik bir model, kolay da görünüyor. Denemek lazım...
HEP GİDİŞİNE ANLAM VEREMEDİĞİMİZ KEDİLERİ İSTERİZ
Bugün mail kutuma düşen bir yazıyı paylaşmak istedim sizlerle...
Canı isterse gelir bir kedi yanına…Sen istediğin için sevgi gösterileri yapmaz. Sen huzurlu olasın diye başını sürmez sana. Sen umurunda değilsindir aslında. Evet sevecendir ama bu sevecenliği sevilmek içindir.Tırnaklarını geçirir; korunmak ya da gücü ortaya koymak için. İplerin kimin elinde olduğunu göstermek için. O seni eğlendirmek için bir yumakla taklalar atmaz. Kendi oynamak istediği içindir hepsi. Çağırdığında sadece meraktan ya da acıktığı için gelir yanına; sen çağırdığın için değil. İpler onun elindedir !O bir imparatorluk oluşturmuş seni de sadece orada sıradan bir canlı olarak ama güçsüz, sessiz görür. Her şey gibi liderlik de ona aittir. Bazen bir dost dersin ona ama onun sana ihtiyacı yoktur. Bunu anlamazdan gelirsin. Senin olup olmaman umurunda değildir onun için. Ama senin ona zaafların vardır.
Güven konusunda,dostluk konusunda sıfırdır. Patilerinde prangalara dayanamaz. Başına buyruktur. Özgürlük kavramının tanımıdır. Ruh hali anlaşılmaz bir değişkenlik içerir. Bize zıt düşen yanları çoktur. Diğer yarımızı ararken bulduğumuzu sandığımız kişinin bize zıtlıkları kadar. Bize cazip gelen daima sevimli kedimizin bu başına buyrukluğudur. Biz bu özelliklere sahip diğer eşimizi bekleriz. Geldiğinde ise söz dinlememelerine, gidişine anlam veremeyiz. Ama tekrardan bekleriz. İnatla onu yanımızda isteriz. Kedimizi de eşimizi de….