Uyarılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
Uyarılar etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

6 Mayıs 2011 Cuma

Yeni Ürünlerim :)

Sevgili Nalan'ın ilettiği önemli bir uyarı ile başlıyorum.....

20 ıla 28 mayıs tarıhleri arasında yağmur yağarsa altında kalmayınız, normal yağmur olarak yağacaktır ama ıçındekı asıt oranı yuksek olduğundan ilerde cılt kanserı yapma olasılıgı %90’dır. Nasa nın açıklamasıdır.
 Saygılarımla,
Kartal ÖZÇAKIR
İşletme Genel Müdür Yardımcısı TGS Yer Hizmetleri A.Ş.

 Kenarları oyalanıp ütülenmeyi bekleyen Şile bezi örtülerimi nihayet tamamladım ve dükkanıma koydum, sizlerin de beğenilerinize sunuyorum :)






12 Ocak 2011 Çarşamba

ATM lere dikkat !

 Mail kutuma düşen bu yazı çok önemli, lütfen dikkat edin, paylaşın....
 
Aşağıdaki fotolarda, bu haftasonu Suadiye Bağdat Caddesi’ndeki Akbank’ta işlem yapmadan önce şans eseri fark edilen kart kopyalayıcıyı görmektesiniz... 
Bu tip dolandırıcılığa maruz kalmamak için banka kartınızı yuvasına yerleştirmeden önce yuvayı elle kontrol edip orjinal plastik yuvanın üzerinde gene plastikten bir yuva daha (kart kopyalayıcısı) olmadığından emin olmanızı tavsiye ederim....





10 Aralık 2010 Cuma

Yağmurda otomobil sürmek....

Mail Kutuma düşen bir yazı bu,denemedim, ama deneyeceğim :)

"Yağmurda otomobil sürmek" 
Bu bilgi hayatınızı kurtarabilir..  
SAĞANAK YAĞIŞTA ETKİN GÖRÜŞ
Yoğun bir sağanak altında otomobil kullanırken nasıl iyi bir görüş elde edilir?
Neden bu kadar etkin olduğundan emin değiliz; bu metodu yoğun yağmur altında sadece bir deneyin.
Deneyin, gerçekten işe yaradığını göreceksiniz.
Çok yararlı, hatta gece sürüşünde dahi..
Bu metod yıllarca Kanada Askeri Sürücüleri tarafından kullanılmış.
Birçok sürücü yoğun sağanak sırasında silecekleri yüksek ya da en hızlı konumda çalıştırır ve buna rağmen ön camdaki görüntü netliği yeterli olmaz.
Böyle bir durumla karşılaştığınızda hemen güneş gözlüklerinizi takın (modeli fark etmez), ve mucize!!! Aniden görüşünüz, yağmur yağmıyormuşçasına mükemmel bir netlik kazanacak.
Aracınızda her zaman bir güneş gözlüğü bulundurduğunuzdan emin olun.
Sadece net bir görüşle emniyetli bir sürüş gerçekleştirmekle kalmayın, bu bilgiyi arkadaşlarınızla paylaşarak yayılmasını sağlayın.
İnanılmaz, cam üzerindeki damlaları hâlâ görüyorsunuz ama yağmur suyunun oluşturduğu tabakayı görmüyorsunuz.
Yağmurun yoldaki sıçramasını görebiliyorsunuz. Aynı zamanda, sollanan ya da takip edilen aracın sıçrattığı sudan kaynaklanan körlüğü de bertaraf edebiliyorsunuz.
Sürücü eğitimlerinde bu küçük ipucunu mutlaka öğretmeliler. Gerçekten de işe yarıyor.
Yoğun BEYAZ ışık veren sis farlarının, işe yaramamasının nedeni de benzerdir. SARI ışık veren sis farları ise gece, tipi ve kar yağışlı havalarda çok işe yarar, kar taneleri hemen hemen görünmez olur.
Ama BEYAZ sis farları YAĞMUR ve SİS'te hiç işe yaramaz.



10 Temmuz 2010 Cumartesi

Dolap Kulplarına Süs :))

Bir zamanlar bir İtalyan mecmuası vardı takip ettiğim "Rakam", şimdilerde pek rastlamıyorum.
O mecmuada harika elişleri vardı her çeşidinden. Kapı kulplarına varıncaya kadar süsler olurdu, benim de çok hoşuma giderdi ama annem o zamanlar bile "yok artııık" derdi :) 
O nedenle ben hep elişi fikirlerinin İtalyanlardan geleceğini düşünerek, internete başladığımda İtalyanca aradım, ama gördüm ki Brezilya ve Rusya önde gidiyor, bir de Türkiye tabiii ki...



Hani kapı kulbu demiştim ya, işte Brezilya'dan bir örnek. 

Bu buzdolabına benziyor, ama benim dolapların ki hep dikine. (dolaplarım diyorum, dağda yaşayınca mecburen iki dondurucu, bir buzdolabı var, gülmeyin) . 

Ama olsun, bunlar çok hoşuma gitti, elbet takacak bir yer bulurum mutfakta. 
 



Olmadı, seneye mutfak dolaplarında yenileme rüzgarları estirmeyi düşünüyorum kendi ellerimle, dolap kulplarını değiştiririm olur biter:)) Sırf bunlardan takmak için, delimiyim neyim, gerçi annem artık öyle olduğuma hükmetti gibi geliyor ama....




Ek olarak aklınızda olsun diye bir bilgi, gerçi doğruluğunu kesin olarak bilmiyorum. Ama şöyle,

     Eğer bir gün ATM makinelerinden bir soyguncu tarafından para çekmeye zorlanırsanız;
PIN kodunuzu ters girmeniz halinde
(Örn. 1234 yerine 4321.. gibi) Makine parayı veriyor ancak bu arada polis de çağırıyor.

    



30 Nisan 2010 Cuma

Mutluluk bu işte :))

Veee Haftasonu :))









Oğluşlarım ve gelinim, ve Bıdığım, ve annemmm.... Benden mutlusu var mı :))
Benim çocuğum yok diyemem, oğluşlarım abiminkiler amaaaa, benim elimde büyüdüler, doğurmadım ama onlar benim oğluşlarım, dolayısıyla bu tatlı kız da gelinim.











Ampulden Kuşlar....




Bodrumda birikmiş bir sürü bitmiş ampulum var. Bu kuşlar hoşuma gitti, ağaçlarda güzel durur, ama yağmurdan etkilenmeyecek malzeme ile yapmalıyım...






Gülmek Serbest :))

Yaşanmış bir olay....


Otobüsle giderken, Bolu Dağı'nda verilen molada hemen tuvalete koşturdu.
Korkunç sıkışmıştı. Şansına boş kabin bulup kendini oraya attı...
Tam oturmuştu ki yan kabinden bir ses "merhaba" dedi.
Adam şaşkın "Merhaba" diye cevap verdi.
Ses devam etti: "Nasılsın?"
İlk defa başına böyle bir şey geliyordu...
Yine şaşkın şaşkın yanıtladı: "Sağ ol, iyiyim. sen nasılsın?"
Ses sordu: "Ne yapıyorsun?"
Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da biliyordu. Düşündü ve yanıtladı: "Ben" dedi "İstanbul'dan Ankara'ya gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun?"
Adamın sonraki cümlesi bu muhabbeti sona erdirdi.
"Hayatım, telefonu kapatıyorum.Yandaki tuvalette bir gerizekalı var. Sana sorduğum sorulara yanıt verip duruyor. Ben seni sonra ararım..."


Kumaş Mendillerden...









Hani o eski kumaş mendilleri özlemle anmıştık ya... İşte o mendillerden yapılmış kelebeklerden oluşmuş bir kırkyama çalışması.









Revani...







Bu tatlıyı çok severim, yapılışı da kolay gelir bana. Mutfak Sırları'ndan geliyor bu tarif.

Ben tarifleri böyle resimler halinde düzenleyerek arşivliyorum.








Özel Hastaneler hakkında bilgi...

ÖZEL HASTANELER TARAFINDAN ALINAN EK ÜCRETLER HAKKINDA BİLGİ Rıza Zelyut

Bir okurum arayarak dedi ki: 'Eşim meme kanseri tedavisi görüyor. İstanbul'daki .... isimli hastaneye kontrole götürdük.. Çünkü; onkoloğu orada çalışıyor. Burada muayene oldu ,kan tahlilleri burada yapıldı, filmler çekildi. Bu hastane bizden üçte bir oranında dediği 760 YTL aldı. Halbuki haberlerde kanser tedavisinin artık özel hastanelerde de bedava olduğu duyurulmuştu. Bu durumda bize yardımcı olur musunuz?'
Bu şikayeti Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'a ilettim. Sayın Bakan hem şaşırdı, hem de üzüldü. Dedi ki: 'Rıza Bey; 1 Ekim 2008 den itibaren hiçbir özel hastane, artık kanser tedavisi gören hastalardan para alamaz. Bu konuyu Başbakanımız özellikle takip ediyor ve çok hassas. Sözünü ettiğiniz hasta, faturaları bize yollasın. Ben hemen o hastane hakkında soruşturma açtıracağım ve alınan paraları da geri verdireceğim.'
Gerçekten de 2 gün içinde o ünlü hastane hastadan aldığı parayı iade etmek zorunda kaldı. Bu hastalıkların muayenesi de bedavadır. Yani; hastalar, doktor ücreti de ödemeyecektir. Yukarıda dile getirdiğim şikayette; onkolog tarafından yapılan muayene; hastane tarafından 'diyabet muayenesi' gibi gösterilerek 350 YTL alınmıştı. Hastane; bu parayı da geri vermek zorunda kaldı. Sanıyorum ki artık İl Sağlık Müdürlükleri hastaneleri daha ciddi biçimde kontrol edeceklerdir. Çünkü özel hastaneler; Bakanlığın aldığı son bedava tedavi kararının kendilerine gelmediğini ileri sürerek hastaları soymaya devam ediyorlar.
HANGİ HASTALIKLAR BEDAVA TEDAVİ EDİLİYOR
Sadece kanser hastaları değil; vatanda şın altından kalkamayacağı kadar masraflı olan diğer tedaviler de artüık ücretsiz. Ücretsiz tedavi konusunda Sağlık Bakanlığı'ndan bize verilen bilgi şöyle:
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununa istinaden çıkarılan ve 1 /Ekim/ 2008 tarihinden itibaren yürürlüğe giren en önemli hükümlerden birisi de genel sağlık sigortalısı hastalardan acil ve ciddi durumlar için sosyal güvenlik kurumu ile sözleşmeli özel sağlık hizmet sunucuları tarafından ilave ücret talep edilmemesidir. Bu durum acil haller için sosyal güvelik kurumuyla sözleşme yapmamış özel sağlık kuruluşları için de geçerlidir. Zaten kamu hastanelerince eskiden olduğu gibi herhangi bir ilave ücret alınmamaktadır. 1/Ekim/2008 tarihinden önce özel sağlık hizmet sunucuları diledikleri kadar ilave ücret alabilmekteydiler. Aşağıda yer alan liste ilave ücret alınamayacak ciddi sağlık tehditlerinin bulunduğu duru mlardır.
1) Acil servislerde sunulan sağlık hizmetleri ile acil haller nedeniyle sunulan sağlık hizmetleri,
2) Yoğun bakım hizmetleri,
3) Yanık tedavisi hizmetleri,
4) Kanser tedavisi (radyoterapi, kemoterapi, radyo izotop tedavileri),
5) Yenidoğana verilen sağlık hizmetleri,
6) Organ, doku ve hücre nakilleri,
7) Doğumsal anomaliler için yapılan cerrahi işlemlere yönelik sağlık hizmetleri,
8) Diyaliz tedavileri,
9) Kardiyovasküler cerrahi işlemleri


NE YAPACAKSINIZ?
Eğer sizden bu hastalıkların teşhisi ve tedavisi için pa ra alınmış ise makbuzunuzla birlikte şikayetinizi bir dilekçe ile Sosyal Güvenlik Kurumu İl Müdürlüğü'ne yapacaksınız.
Sağlık Bakanlığı diyor ki: Tebliğdeki hükme rağmen ilave ücret alınması durumunda Sosyal Güvenklik Kurumu'nca özel sağlık kuruluşuna sözleşme iptali ve para cezaları uygulanacaktır. Sözleşmeye aykırı durumun tespiti açısından, vatandaşımız kendi adına sosyal güvenlik kurumunca özel sağlık kuruşuşlarına ödenen bedellerin dışında her ne ad altında olursa olsun kendi cebinden bir ödeme yapması durumunda, bu ödeme için faturasını detayları ile talep etmelidir. Ayrıca sözleşmeye aykırı durumların tespiti açısından SGK gerekli denetimler kuşkusuz sürekli yapılacaktır.'

Bay ve Bayan Varil...








Bu kadar şirin bir çift varil görmüşmüydünüz....


3 Mart 2010 Çarşamba

Günün İçinden


Yok anacım, sorun bende mi yoksa hatlardamı, bilmiyorum, ancak bu saatte bloglara bakmaya fırsatım oluyor, ama birine girip yorum yazabildim, gi-re-mi-yo-rum, sinir oldum yaaa, takip etmek istiyorum, edemiyorum, ne olur bana darılmayın, elimde değil işte.


Kapımın süsü...





Bugün baktım, kapıdaki süsüm kışı çağrıştırıyor. Olmaz dedim, işe koyuldum. Daha daha önceki kapı süsümün dallardan yaptığım çelengi duruyordu, ona veranda da bir köşeye astığım basit yapma çiçekleri sardım, ortasına da sevgili sesiciğimin nazar boncuklu kuşunu taktım, çok güzel bir hava verdi doğrusu. Kurdeleyle de asacak yerini tamamladım, 15 dakikada astım, işte bu....





Vicks Merhem kullanımı


Bu da mail kutuma düşenlerden, enteresan....

“Ayak tabanlarımızın yağı emen özel bir yapısı vardır. Bu nedenle eğer tabanınıza örneğin sarmısak sürerseniz yaklaşık 20 dakika sonra tadını ağzınızda alırsınız. Bunu bulan bilim adamları nedenini bilmiyor henüz ama bu etki bize bir tedavi olarak geri dönüyor.

Özellikle çocuklarda (ve tabi büyüklerde) gece uyutmayan şiddetli öksürük durumunda ayak tabanınıza güzelce Vicks merhem sürün ve kalın bir çorap giyin. Beş dakika içinde öksürüğün kendiliğinden geçtiğini göreceksiniz. Her zaman %100 çalışır ve çocuklara ağır öksürük ilaçları vermekten daha etkilidir.”

Denemesi bedava..




Dünya Turu....


Dünya üzerindeki istediğiniz yerlere yolculuk yapın, tarihi ve görülmeye değer yerleri görün, üstelik bedava, iyi yolculuklar....




SUNAY AKIN'DAN BiR KIZ KULESi ÖYKÜSÜ
1827 yılında Almanya'nın Brandenburg kentinde Karl adında bir çocuk dünyaya gelir. Babası müzik öğretmeni olan Karl, aile içinde baş gösteren huzursuzluklardan dolayı bir Fransız yetimhanesine gönderilir. Daha sonra gemilerde miço olarak çalışır. Hamburg'tan kalkan bir gemiyle İstanbul'a giderken henüz 12 yaşındadır.
Gemi İstanbul'a geldiğinde denize atlayan Karl, Kız Kulesi'ne yüzerek kaçar. Kendisini kurtaran Kız Kulesi'nin bekçisine gemiye geri dönmek
istemediğini söyler. İki ülke arasında küçük bir politik sorun yaşanır. Ama Osmanlı sadrazamı Ali Paşa sorunu çözer ve Karl'ı korumasına alır. Karl Mehmet Ali adını alır. Mehmet Ali, Kırım, Bosna ve Karadağ savaşlarından sonra 2. Abdülhamit döneminde paşa unvanını alır.

Mehmet Ali Paşa, 1878 yılında imzalanan Berlin Antlaşması'nda Osmanlı'yı temsil eden üç kişiden biri olur. Almanca, Fransızca, Yunanca, Farsça ve Arapça dillerinde şiirler yazan Mehmet Ali Paşa'nın dört kızı olur.. Paşa'nın Leyla adındaki kızının da bir kızı olur; Celile.
Celile bir erkek çocuk doğurur: Şair Nâzım Hikmet! Görüldüğü gibi Karl'dan Nazım'a uzanan hikâyenin gösterdiği gibi, Kız Kulesi'nin her zaman hikâyeleri vardır. Eğer Kız Kulesi Karl'ı kurtarmasaydı, Nazım olmayacaktı.
Sunay AKIN



16 Ekim 2009 Cuma

Web adreslerine dikkat!




Adresi,
http:// ile başlıyan sitelerde dolduracağınız form’lar başkaları tarafından da görülebilir. Bu nedenle sakın kredi kartı bilgilerinizi yazmayın. Kredi kartı bilgileriniz başkaları tarafından da görülebilir.
https:// ile başlıyan siteler emniyetli olup başkaları tarafından görülemez.
Siz bu adres farkını biliyorsanız, lütfen bilmiyenlere anlatın ve böyle bir hata yapıp üzülmelerini önleyin.


9 Ekim 2009 Cuma

Cep Telefonunuzun Kalitesi

Mail kutumdan bir alıntı... Doğruluk derecesini bilemem ama ben baktım...

Cep telefonunuzun hangi fabrikada üretildiğini ve kalitesini, saglığınızı olumsuz etkileyip etkilemediğini öğrenmek istiyorsanız; *#06# yazınız. Anında telefonunuzun seri numarasi ekranınızda belirecektir. (ımeı NUMARASI)

Bu 15 haneli bir sayıdır. Yedinci ve sekizinci rakamlara bakınız.

Phone serial no. xxxxxx??xxxxxxx
Eğer yedinci ve sekizinci rakamlar 13 ise
cep telefonunuz Azerbaycan 'da bir fabrikada üretilmiştir. Verdiğiniz paraya yazık olmuş. (aşırı kötü ve ayrıca sağlığınıza çok zararlı)

Eğer yedinci ve sekizinci rakamlar 02 veya 20 ise
demek sizin cep telefonunuz Birleşik Arap Emirliği'nde bir fabrikada üretilmiş. (çok kötü )

Eğer yedinci ve sekizinci rakamlar 08 veya 80 ise
, telefonunuz Almanya'da bir fabrikada üretildi (iyi)

Eğer yedinci ve sekizinci rakamlar 01 veya 10 ise
demek sizin cep telefonunuz Finlandiya'da bir fabrikada üretilmis (çok iyi )

Şayet yedici ve sekizinci rakamlar 00 ise
demek sizin cep telefonunuz Orjinal fabrikasında üretilmiştir.( Harika. Tercih edilen)



5 Ekim 2009 Pazartesi

Deprem Tedbirleri

Aslında aklımıza acı anılar geliyor ama işin bir de gerçek yönü var. Gene Olacak, ona göre alabildiğimiz kadar tedbir alalım, bilgilenelim. Bu tip yazılar çok dolaştı, biliyorum, ama ben bir kere daha tazeleyeyim dedim... Bu mail bugün geldi bana...

Depremde nerede durmalı





Adım Doug Copp.



Dünyanın en tecrübeli kurtarma birimi Amerikan Uluslar arası Kurtarma Ekibinin Kurtarma şefi ve afet olayları müdürüyüm. Bu makaledeki bilgiler bir deprem anında hayat kurtaracaktır.


875 yıkılmış binaya sürünerek girdim, 60 ülkeden kurtarma ekipleriyle çalıştım, birçok ülkede kurtarma ekipleri oluşturdum, ve çok sayıda ülkede birçok kurtarma ekibinin üyesiyim. 2 Yıl boyunca birleşmiş milletler felaket 'azaltma' uzmanıydım. 1985'ten beri aynı anda gerçekleşenler hariç dünyadaki bütün büyük felaketlerde çalıştım.

1996'da benim hayatta kalma metodumun geçerliliğini ortaya koyan bir film yaptık. Türk hükümeti, İstanbul belediyesi, İstanbul Üniversitesi, Case yapımcılık, ve ARTI bu pratik ve bilimsel testin filme alınmasında işbirliği yaptılar.

İçinde 20 maket (mannequis) olan bir okulu ve evi yıktık. On maket 'çömel ve korun' metodunu uygularken, 10 maket 'hayat üçgeni' metodumu uyguladı. Tasarlanmış yıkımdan sonra görüntüleri filme almak ve sonuçları belgelemek için enkazı geçip binaya girdik.
Bina yıkımlarında oluşabilecek şartlar dahilinde direk olarak gözlemlenebilen ve bilimsel şartlar altında hayatta kalma tekniklerimi uyguladığım film 'çömelip korunan/saklanan' kişiler için hayatta kalma şansının sıfır olduğunu ortaya koydu.

Hayat üçgeni metodumu kullananlar için hayatta kalabilme şansı yaklaşık olarak % 100 oldu. Bu film Türkiye'de ve Avrupa'nın geri kalan kısmında milyonlarca izleyici tarafından izlendi. Bu film ABD, Kanada ve Güney Amerika'da RealTV programında izlendi.

Enkazına girdiğim ilk bina 1985 Mexico City depreminde bir okuldu. Bütün çocuklar sıralarının altındaydı. Her bir çocuk kemiklerinin kalınlığına kadar ezilmişlerdi. Sıralarının yanındaki koridorlara uzanmış olsalardı hayatta kalmış olabilirlerdi. Bu 'ayıptı, gereksizdi' ve çocukların neden koridorlarda (sıraların arasında) olmadığını merak ettim. O an, çocuklara bir şeyin/eşyanın altına saklanmalarının söylendiğini bilmiyordum.

Basitçe ifade edilirse, binalar yıkılırken, objelerin üzerine düşen tavan ağırlığı veya içerideki mobilyalar bu nesnelere çarparken yanlarında bir yer, boşluk bırakırlar. Bu boşluk benim 'hayat üçgeni' dediğim alandır. Nesne ne kadar büyük ve ne kadar dayanıklı olursa daha az ezilecektir.

Nesneler ne kadar az ezilirse boşluk ve bu boşluğu kullanan kişinin yaralanmama olasılığı o kadar artar. Bir dahaki sefere televizyonda yıkılan bina izlerken gördüğün üçgenleri say. Heryerdeler.
Yıkılan bir binada göreceğiniz en yaygın biçimdir.
Deprem anında hayatta kalma, ailelerine bakma ve başkalarını kurtarma hakkında 750 bin nüfuslu Trujillo kentinin İtfaiye bölümünü eğittim. Trujillo İtfaiye Departmanının kurtarma şefi Üniversitede profesördür. Bana her yerde eşlik etti. Kişisel ifadeleridir:

'Adım Roberto Rosales. Trujillo kurtarma ekibi şefiyim. 11 yaşındayken çöken bir binada mahsur kaldım. Mahsur kalışım 1972 yılında 70.000 kişini öldüğü depremde oldu. Erkek Kardeşimin motosikletinin yanında oluşan 'hayat üçgeni' içinde hayatta kaldım.

Yataklarının veya sıraların, masaların altına giren arkadaşlarım ezilerek öldüler (isim, adres vb detayları anlatıyor). Ben hayat üçgeninin yaşayan örneğiyim. Ölen arkadaşlarım 'çömel ve korun' örnekleridir.

DOUG COPP'UN ÖNERİLERİ
1) 'Binalar çökerken basitçe 'çömelen ve korunan' kişiler istisnasız her defasında ezilerek ölüyorlar. Masa, araba gibi nesnelerin altına giren kişiler her zaman ezilirler.
2) Kediler, köpekler ve bebekler'in hepsi doğal bir şekilde dizlerini ana rahmindeki gibi karınlarına doğru çekerek kıvrılırlar. Deprem anında sizde bu şekilde kıvrılmalısınız. Bu doğal bir güvenlik ve hayatta kalma içgüdüsüdür. Daha küçük bir boşlukta hayatta kalabilirsiniz. Hafifçe ezilecek ama yanında boşluk yaratacak bir kanepe, geniş büyük bir eşyanın yanında durun.
3) Ahşap evler deprem anındaki en güvenli yapılardır. Sebebi basittir; ahşap esnektir ve depremin zorlamasıyla hareket eder. Eğer ahşap bina çökerse geniş yaşam boşlukları oluşur. Ayrıca, ahşap binalar daha az yoğunlukta yıkılış ağırlığına sahiptir. Tuğla binalar ayrı tuğla parçalarına ayrılacaklardır. Tuğlalar bir çok yaralanmalara sebep olacaktır, ama (beton) bloklardan daha az ezilmiş vücutlar yaratırlar.
4) Eğer gece yataktayken deprem olursa, basitçe yuvarlanarak yataktan düşün. Yatağın çevresinde güvenli bir boşluk oluşacaktır. Oteller müşterilerine deprem anında yatakların yanında yere uzanmalarını salık veren bir uyarı notunu odalarda her kapının arkasına asarlarsa depremlerde çok büyük hayatta kalma oranlarını sağlayabilirler.
5) Televizyon izlerken deprem olursa ve kolayca kapıdan veya pencereden dışarı kaçmak mümkün değilse, kanepe veya büyük bir koltuğun/sandalyenin yanında cenin pozisyonunda kıvrılarak yere uzanın..
6) Bina çökerken Kapı kirişlerinin altına geçen herkes ölür...Nasıl mı? Eğer kapı kirişlerinin altına geçerseniz ve kapı kirişi öne veya arkaya doğru düşürse inen tavanın altında ezilirsiniz. Eğer kapı kirişi yana doğru yıkılırsa ikiye bölünürsünüz. Her iki durumda da ölürsünüz!
7) Hiçbir zaman merdivenlere gitmeyin/yönelmeyin. Merdivenler (ana binadan) farklı bir 'frekans aralığına' sahiptir; ana binadan bağımsız/ayrı olarak sarsılırlar. Merdivenler ve binanın geri kalanı devamlı olarak birbirlerine çarparlar, ta ki merdivenlerin yıkılışı
gerçekleşene kadar. Merdivenlere ulaşan insanlar basamaklar yüzünden yaralanırlar. Korkunç şekilde sakatlanırlar. Bina yıkılmasa dahi, merdivenlerden uzak durun. Merdivenler binanın hasar görmesi en muhtemel kısmıdır. Depremde yıkılmamış olsa dahi, merdivenler bağırarak kaçmaya çalışan insanların aşırı yüklenmesi ile çökebilir. Merdivenler binanın geri kalan kısmı zarar görmemiş olsa dahi her zaman güvenlik açısından kontrolden geçirilmelidir.
8) Binanın dış duvarlarına yakın yerlerde durun, mümkünse dışına çıkın. Binanın iç kısımlarındansa dış kısımlarına yakın yerlerde olmak çok daha iyidir. Binanın dış çevresinden ne kadar içeride olursanız, çıkış yolunuzun kapanma ihtimali o kadar artacaktır.
9) Aynen Nimitz yolundaki katlar arasındaki (yıkılan) blokların meydana getirdiği gibi, deprem anında üst yolun yıkılmasıyla ezilen araçların içinde bulunan insanlar ezilirler. San Francisco depreminin kurbanlarının hepsi araçlarının içindeydiler. Hepsi öldü.
Araçlarının dışına çıkıp,aracın yanına uzanıp veya oturarak kolaylıkla hayatta kalabilirlerdi. Ölen herkes eğer araçlarından çıkıp, araçlarının yanına oturabilseler veya uzanabilselerdi yaşıyor olabilirdi. Ezilen bütün araçların yanında-kolonların direkt olarak üzerine düştüğü araçlar hariç- 3 feet yükseklikte boşluklar oluşmuştu.
10) Enkaz halindeki gazete ofislerini ve çok miktarda kağıdın olduğu ofisleri dolaşırken kağıdın sıkışmadığını /ezilmediğini keşfettim. Kağıt yığınlarının/kümelerinin etrafında geniş boşluklar bulunur/oluşur.